Dün resmi Twitter hesabından bir açıklama yaptı, kendi seçmeninden binlerce tepki aldı. Dahası, ilaç niyetine olsun bir tek olumlu "yorum" yapan çıkmadı. Attığı tweet de (seçim öncesinde olsa) muhalif güruhun "Yaşa... Var ol..." nidalarıyla alkışlayacakları içeriğe sahipti.
Yeni eğitim-öğretim yılı vesilesiyle eğitimdeki yanlış politikalar yüzünden veli, öğrenci ve öğretmenlerimizin gelecek hayalinin yok edildiğini, "Saray iktidarının eğitimdeki sorunları çözmek yerine eğitim alanını siyasallaştırdığını..." dile getirdi işte.
Tepkilere baktım, gerçekten şoke oldum. Şimdiye değin Türk siyasetinde böyle bir şey ne gördüm ne duydum! Kılıçdaroğlu'nun "Saray iktidarı" ifadesiyle AK Parti'yi eleştirdiği söz konusu tweet'ine, "Sana fikrini soran oldu mu AKP'nin ortağı" diyenden, "Sarayın adamı" diyene kadar gırla gitti.
Daha önce Kılıçdaroğlu'nu eleştiren Muharrem İnce dâhil herkese, "Sarayın adamı" yaftasını vuruyorlardı, şimdi tüm oklarını CHP Genel Başkanı'na çevirmişler.
Mezkûr tweet'in içeriğine ilişkin tepkiler de yok değildi. Bir CHP'li "Öğrenciler de veliler de senden açıklama değil, istifa etmeni bekliyor..." demiş, bir diğeri "Tweet atma istifa et. Tüm gençlerin hayatını mahvettin, hangi yüzle konuşuyorsun..." diye kaptırıp gitmiş... Geri kalanların tamamı direkt "istifa" çağrısı yapmışlar.
Kılıçdaroğlu'nun tüm tweet'lerine böyle tepki göstermemişlerdir herhalde, dedim. Öyle olsaydı artık tweet atmazdı veya ne bileyim yorumlara kapatırdı. Bu düşünceyle bir iki gün önceki tweet'lerine baktım. Mesela, kendisi ve ekibinin ziyaret görselini paylaştığı 9 Eylül tarihli "Anıtkabir'deyiz" tweet'ini görünce, yorumlarda "Geliyor gelmekte olan" yollu bir coşku bekledim.
Yanılmışım ki ne kadar!.. Nakarat üç aşağı beş yukarı aynıydı: "Oradayken istifa et bari..." / "İstifa etmek için en uygun yer..." / "Deftere istifa ediyorum yaz..."
Aynı gün attığı bir başka tweet'te, "Geçmişin mirasıyla yeni yüzyıla hazırlanan, Türkiye'nin kurucu partisi Cumhuriyet Halk Partisi 100 yaşında! Partimizin kurucusu Büyük Önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk'ü saygı ve minnetle anıyorum!.." deyince "Helal olsun!" dedim, "İşi biliyor, damardan girmiş..."
Yine felaket yanılmışım... "Gazi Mustafa Kemal Atatürk" adı da malum nakaratı dindirmeye yetmedi. Yani, binlerce "etkileşimin" hülasası değişmedi: "Heyecan mı? Heyecan mı bıraktın insanlarda..." / "Ülken ve halkın istifa etmeni bekliyor..." / "İstifa et de doya doya 100. yıl coşkusunu yaşayalım..."
Sevgili Kılıçdaroğlu bir başka tweet'inde İzmir'in düşman işgalinden kurtulmasının 101. yıldönümü kutlayıp, "Başta Büyük Önderimiz Gazi Mustafa Kemal Atatürk olmak üzere kurtuluş mücadelesi veren kahramanlarımızı saygı ve minnetle anıyorum..." diyor. "Tamam, ne zaman istifa ediyorsun..." diye başlayıp, "İzmir'in kurtuluşu seni ilgilendirmez, istifa et artık..." diye sürdürüyorlar.
Binlerce tepki hep bu minvalde. O kadar ki, Sevgili Kılıçdaroğlu "Cumhuriyet Halk Partimizin 100. yaşı kutlu olsun!.." diyor, "Sen de bu özel günün hatırına istifa ettiğini açıkla..." diyorlar. "CHP'nin 100. yıl etkinliklerini" paylaşıyor, "Gel güzel bir etkinlik yapalım istifa et, boş yapma..." diyorlar. CHP lideri, "Partimizin 100. Yıl Hatıra Ormanı Açılışı" şeklinde duyuru yapıyor, "Aferin, şimdi yavaşça istifa et bakalım..." diyorlar.
Sizin anlayacağınız ne yapsa, ne dese tepki değişmiyor. Orman diyor "istifa" diyorlar, Atatürk diyor "istifa" diyorlar, "Saray iktidarı" diyor yine "istifa" diyorlar... Selam verse, "Çok güzel selam verdin, hadi şimdi istifa et!.." diyecekler, o derece.
Normal şartlar altında (N.Ş.A.) bir insan evladı bu tepkiler yüzünden evinden çıkamaz, Kılıçdaroğlu genel başkanlık yapıyor. Ne diyeyim, şapka çıkartıyorum, onca tepkiye rağmen vazgeçmiyor, gerçekten "çelik iradeli" adammış! Gerçi muhalifler "çelik irade" değil, "yüzsüz" tabir ediyorlar, o başka!
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.