Geçen haftaki Teleset Mobilya Akhisarspor maçı Fenerbahçe'nin dengesini bozdu. Hafta içini düşünelim, Aykut hoca Volkan ile ilgili gidip geliyordu, Aziz Bey'in (Yıldırım) kongre çalışmaları, bir tarafta Ali Bey'in (Koç) kongre çalışmaları, puan farkının artması, Medilpol Başakşehir'in kaybetmesiyle ümitlenirken, Beşiktaş'ın fire vermemesi… Kaybedilecek en az iki puan ile fark artacak psikolojisi ile maça çıkıyorsunuz. Bu dönemi atlatmak önemlidir. Bence Aykut Kocaman geçen hafta kendi tarzının dışına çıkarak iyi bir maç yönetmemişti. Dün ise çok çok doğru bir karar verdi ve Volkan'ı oynattı.
Dün Malatya'daki ilk yarı içinde, iki ayrı bölüm izledik diyebiliriz. Maç Malatyaspor'un üstünlüğüyle başladı, sonra Fenerbahçe dengeledi ve golü buldu. Karşılaşmanın ilk yarısında Fenerbahçe'yi maçta tutan Volkan Demirel'dir. Allah'tan Aykut hoca, 'Volkan baskısını' bertaraf etti.
Dolduruşa gelmedi ve Volkan'ı oynattı. Ligin en iyi kurtarışları listelense maçın hemen başında Volkan Demirel'in kurtarışı gelir. Volkan dün maçı Fenerbahçe'ye doğru çevirdi.
Fenerbahçe ürkek, bir türlü çıkamayan, ortasını Fernandao ile yapan bir 22.5 dakikalık bölüm oynadı. Bu dakikalar boyunca Fenerbahçeli taraftarlar herhalde deli olmuştur.
Sonra biraz toparlandılar.
Fenerbahçe'nin attığı golde ve Malatyaspor'un ofsayt gerekçesiyle sayılmayan golünde de iki yardımcı hakemin başarısı vardı. Tebrik etmek gerekiyor. Hakem Mete Kalkavan'ın göremediği bir elle oynama var Fenerbahçe'ye verilmeyen.
Çizgi üstündeyse penaltı, değilse frikik olmalıydı.
Bu maç Fenerbahçe için var olma maçıydı. Haftada Kadıköy'de oynayacağı Galatasaray derbisini final olarak görebilmesi ve yarışta olabilmesi için kazanmak zorundaydı ve kazandı.
************
TERİM'İN FİNAL MAÇI OLMAZ!
Önümüzdeki haftanın heyecanı şimdiden başladı.
Çok kritik bir hafta bekliyor bizi. Ligin ilk dört takımı İstanbul'da kendi aralarında oynuyor. Futbol öyle bir oyun ki doğruları oynarken kazanamayabilirsin, risk aldığın zaman ise yanlış da oynasanız kazanabilirsiniz. 1-0 geride kapattı ilk yarıyı. Galatasaray ve Fatih Terim 50 bin kişilik ordusuyla o baskıyı kuracaklardı.
Hakem ikinci yarıda bir deplasman takımı adına Konya'yı ezdirmedi. Futbol öyle bir oyun ki bir teknik direktör gelir bir takımı ayağa kaldırır. Sergen Yalçın'ın kişiliği, o rahatlık ve özgüveni sayesinde takımını rahatlatır. Bunu sahada gördük.. Ancak yeni geldi ve takımını yeni tanıyor. İkinci yarıda yaptığı değişiklikler Konya adına işe yaramadı.
İki değişiklik yaptı Fatih Terim... Linnes'i "Artık ben sülale boyu hücum yapacağım.
En azından arkada Fofana'ya karşı bir tane çabuk oyuncu olsun" düşüncesiyle 2. yarıda oyuna aldı. Hatta Muslera, ilk yarıda sekiz dakika libero gibi oynadı.
Galatasaray 2-3-4-1 oynadı ikinci yarıda.. "Bu sıcağa kar dayanmaz" derken, Gomis'le 1-1'i buldu sarı-kırmızılı takım... Maicon'u da aldı gönderdi santrfora birkaç dakikalığına..
Hamleler yanlış hamle değil, fakat kazanmaya yönelik her türlü çılgınlığı yaptı. Konyaspor bu çılgınlıktan faydalanamadı.
Fakat böyle risk alan teknik direktörler genelde kazanırlar.
Rodrigues beklentilerin çok altındaydı ve hiç oynamadı. Maicon'u, santrfora atma pahasına Feghouli'yi çıkarıp Ahmet Çalık'ı oyuna aldı. Sonuçta teknik adam bir şey yapıyor. Bir şey yapmak önemlidir. Haftaya derbide Donk, Selçuk ve Tolga'dan en az ikisi oynayacaktır. Fatih Terim'in final maçı değil Fenerbahçe maçı... Ancak Aykut Kocaman'ın final maçı. Fenerbahçe'nin olmazsa olmaz maçı... Kazanırsa yarışta ciddi bir şekilde yer alacaktır. Galatasaray Kadıköy'de kazanırsa şampiyonluk yarışında en şanslı takım olur.