Sakın Görmeden Ölmeyin: Anadolu'nun El-Hamrası
UNESCO'nun Dünya Kültür Mirası Listesine Alınan İlk İslam Mimarisi:
Divriği Ulu Cami ve Darüşşifası
Türkiye, tarih ve sanat açısından büyüleyici bir mirasa sahip.
Ancak pek çok insanın yolunun nadiren düştüğü bazı köşeleri var ki bunlar adeta saklı birer hazine niteliğinde.
İşte bu hazinelerin başında, Sivas'ın Divriği ilçesinde yer alan ve adeta taşlarla yazılmış bir şiir olan Divriği Ulu Camii ve Darüşşifası geliyor.
Kapılarındaki sanat, belli vakitlerde beliren insan siluetleri ve mihrabındaki ince sır!
Her bir detayında sanatın, tarihin ve İslam ruhunun izlerini taşıyan bu nadide eser kesinlikle hayatınızda bir kez de olsa görmeniz gereken tarihi yapıtlardan biri.
Gören bir pişman, görmeyen bin pişman!
Tarih Taşlarla Dile Geliyor
Divriği Ulu Camii'ni özel kılan unsur sadece ibadethane olarak kullanılması değil,
aynı zamanda tarihin taşlara "ilmek ilmek" kazındığı dev bir sanat eseri olması da.
Bu yapı, 13. yüzyılda Mengücekli Beyliği döneminde inşa edildi.
Camii, darüşşifa (şifahane) ve türbe olarak 3 ana bölümden oluşuyor.
Mimarisi, İslam dünyasında nadir görülen bir zenginlikte süslemelerle dolu.
Her gören ayrı bir ilham alıyor. Her ziyaret eden farklı duygular yaşıyor.
Ünlü seyyahımız Evliya Çelebi, Ulu Camii'den bahsederken;
"Onu anlatmak için kalemler kırık, diller kısır kalır" diyor.
İslami Mimari ve Gotik İzler Bir Arada
Caminin kapıları, sütunları ve duvarlarına işlenen geometrik desenler, kufi yazılar ve Selçuklu süslemeleri, İslam mimarisinin ihtişamını gözler önüne seriyor.
Ancak burası yalnızca İslami bir sanat eseri değil; gotik ve barok tarzların izlerini de taşıyan benzersiz bir yapı.
Darüşşifa kapısındaki gotik unsurlar, bu sanat anlayışının Avrupa'dan çok önce burada işlenmiş olduğunu da ortaya koyuyor.
Bir yanda İslam'ın zarif süslemeleri, diğer yanda Avrupa'dan esintiler…
Bu uyum, Divriği Ulu Camii'ni yalnızca bir ibadet mekânı olmaktan çıkarıp adeta kültürler arası bir köprüye dönüştürüyor.
Binlerce Motif, Binlerce Hikâye…
Camiinin ve darüşşifanın taşlarına işlenmiş her motif, aslında ayrı bir hikâyeyi anlatıyor.
Bu eşsiz eserin en dikkat çekici özelliklerinden biri üzerindeki binlerce motifin hiçbirinin birbirini tekrar etmemesi…
Kâinatın bize sunduğu güzellikleri taşa işleyen mimarlar, "Allah birdir ve tek olanı sever" sözünü sanatlarıyla adeta ete kemiğe büründürmüş Ulu Camii'nde.
Yapıdaki simetrik görünen her motifin, detaylarda asimetrik olması da bu düşünceyi pekiştiriyor. Binlerce farklı motifin hiçbirinin tekrarlanmaması, ziyaretçilere her adımda yeni bir sanat eseriyle karşılaştıkları hissini veriyor.
Akıl Hastalarına Şifa Veren Yapı: Darüşşifa
Divriği Ulu Camii'ne bitişik olan darüşşifa, aynı zamanda bir tıp merkezi olarak kullanılmış.
Orta Çağ Avrupa'sında akıl hastaları cadı avına kurban edilirken,
Divriği'deki bu şifahanede su sesi ve Kur'an ile hastalara şifa dağıtılmış.
Bu şifahanenin mimarisinde yer alan akustik düzenlemeler tedavi sürecine hizmet edecek şekilde tasarlanmış.
Sekizgen havuzdan taşan suyun sesi, bir yandan hastaları rahatlatırken bir yandan da ilahi bir huzur hissi veriyordu.
Bugün bile bu su sesini duyduğunuzda, sanki o dönemin tedavi ritüellerine tanıklık ediyormuş gibi hissediyor insan.
Namaz Kılan İnsan Figürü
Divriği Ulu Camii'nin en dikkat çekici yönlerinden biri de ışık ve gölge oyunları.
Özellikle Batı Kapısı ve Cennet Kapısı'nda güneşin belirli açılarla gelmesi ile ortaya çıkan insan figürleri, bu yapının sadece mimari değil aynı zamanda astronomi bilgisi ile de yoğrulduğunu gösteriyor.
Bu sene açılır açılmaz ilk fırsatta ziyarete gittiğimde Batı Kapısı'nda özellikle "kıyam" anını yakalamak için epey bekledim.
29 Haziran'da saat 15.30'da işte bu anı yakaladım.
İnsan hayret ve heyecanla izliyor o anı.
Kapı, sanki onu izleyemeye gelenlerle konuşuyor.
Geçmişten geleceğe mesaj veriyor, tarih bizimle konuşuyor.
O dönemin teknolojisini de göz önüne alırsak böyle bir eserin ortaya çıkmış olması büyük bir zekâ ve ilmin ürünü şüphesiz.
Bu özellik sadece Batı Kapısı'na has da değil Cennet Kapısı'nda da yine belli vakitte insan figürleri ortaya çıkıyor.
Divriği Ulu Camii'ni Neden Ziyaret Etmeliyiz?
Divriği Ulu Camii'ni ziyaret etmeniz için pek çok sebep var.
Bir yandan 800 yıllık bir tarihe tanıklık ederken, diğer yandan taşlardaki zarafeti ve işçiliği hayran bırakıyor.
UNESCO Dünya Mirası listesinde ilk kez yer alan İslami eser.
Sadece bir cami ya da şifahane değil; tarihin, sanatın ve ilhamın taşa dönüştüğü bir başyapıt.
Divriği Ulu Camii, tarihin taşlara kazınmış en güzel örneklerinden biri olarak kesinlikle "görmeden ölmeyin" dedirtecek kadar güzel ve nadide eserlerden biri.
***
9 yıl süren restore çalışmalarından sonra ise bu sene ibadete açılan
Divriği Ulu Camii'nin çevresi daha da genişletilmiş.
Camii uzaktan bakıldığında dahi oldukça dikkat çekiyor.
Divriği'ye giderseniz tarihi camiden sonra cam seyir terasına çıkıp hem Çaltı Çayı'nı hem de Divriği'yi tepeden seyredebilirsiniz.
Mutla ziyaret etmenizi ve tarihe bir yolculuk yapmanızı öneririm…
osman.imece@ahaber.com.tr
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Güzelliğin ve Sağlığın Gizli Kahramanı: Su! (18.11.2024)
- Suskun Aile Cinayeti: Görmedim, Bilmiyorum, Hatırlamıyorum! (11.11.2024)
- "Sponsorlu" sanal dolandırıcılara dikkat! (04.11.2024)
- Ya Sabır (28.10.2024)
- Ekmek Kavgası mı, Ekmek Davası mı? (21.10.2024)
- Sakın Görmeden Ölmeyin: Anadolu'nun El-Hamrası (14.10.2024)
- Şiddetin "sosyal medyası" (06.10.2024)
- Öfkemizi neden kontrol edemiyoruz? (28.09.2024)