Burak Yılmaz, 'Ben oyunu önde oynayayım, Galatasaray'ın bizi baskı altına almasına izin vermeyeyim' diye bir taktik plan düşünmüş. Ama hesaplayamadığı çok önemli bir şey vardı. Galatasaray gibi güçlü ve değişik silahları olan bir takıma, kendi sahasında defans bloğunu öne doğru çıkararak oynarsanız, onlara beklediklerinden de elverişli bir ortam verirsiniz. Nitekim G.Saray'ın attığı gole kadar defans arkasına basit sarkmalarla kaçan 3 net pozisyon var. Hele hele İcardi yapısında biroyuncunun sürekli geniş alandakaçışlar yapması, bu taktiğinyanlış olduğunun göstergesiydi.
Galatasaray, ilk devrede skor avantajını yakalayıp bir de rakibi 10 kişi kalınca rehavete girdi. Şöyle düşünüyorlardı; 'Biz 11'e 11 iken 4-5pozisyon bulduk. Artık güle oynayakazanırız.' Ama Beşiktaş pes etmeyip bir onur mücadelesi yapacaktı. Nitekim ikinci yarı öyle oldu.
Rosier'in mükemmel götürüp verdiği akılcı pasta, Chamberlain skora denge getirdi. Bu golden sonra Galatasaray beklendiği gibi uyandı. Tekrar maça tempo verdi ama bunlar yeterli olmayabilirdi. Ama Masuaku'nun yaptığı gereksiz bir faul, o faulün ortasında da yapılan gereksiz bir penaltı G.Saray'ı kurtardı. Tabii şans faktörü deG.Saray'ın yanındaydı. Rosier, uzatmada yakaladığı önemli pozisyonu değerlendirseydi, G.Saray büyük bir şok yaşardı. Beşiktaş kritik hatalaryapsa da bugünkü kadro yapısınagöre oyuncular dün geceellerinden geleni yaptılar,Aboubakar hariç!
B.Münih maçı öncesi G.Saray'da Tete ve Zaha'yı iyi bulmadığımı söyleyerek yazımı noktalayayım.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.