Sezon öncesi Fenerbahçe'nin transfer politikasında ilk eleştirim stoper konusuydu. Geçen sezon şampiyonluğun kaçmasının bir numaralı nedeni; forvetlerin tümünün fiziki düşüşüydü. Stoperlerden kaynaklanan bir olumsuzluk yoktu. Egemen ve Bekir; hırslı ve sahaya yüreklerini koyan oyunculardı. Üstelik yedekliği de sorun etmiyorlardı. Alves, Kadlec ve de genç Hakan Çimemre de varken Kjaer'i çok yüksek maliyetle transfer etmek çok mantığıma uymamıştı. İlk Shakhtar maçından önce de ikinci maçtan önce de çok önemli gördüğüm bir noktada teknik görüşümü yoğunlaştırdım. 'Stoper tercihi çok önemli' diyerek üstüne basa basa vurguladım. 4'lü defans uygulamanın ruhu stoperlerdir. Kjaer, ileride faydalı olacak bir stoper ama zamana ihtiyacı var. Ne partnerini tanıyor ne de diğer arkadaşlarını... 'Shakhtar ile yapılacak bu erken Avrupa mesaisinde Kadlec ve Alves ikilisi görev yapmalı' diye görüş bildirdim. Teknik direktör Pereira, Kjaer-Alves ikilisini tercih etti. İlk maçta Shakhtar'ın 5 net pozisyonu var. Değerlendiremediler. İkinci maçta işi bitiren 2 gol de stoper hatalarından geldi. Birincisi Kjaer ağırlıklı Alves'in müşterek yanlışları, ikincisi ise Kjaer'in kişisel büyük hatası. Üstelik medyada gözden kaçan ya da kaçırılmak istenen bir durum var. Fenerbahçe 60. dakikaya kadar stoper hatalarından yediği 2 gol dışında rakibe tek pozisyon vermedi. Çünkü üstünde büyük baskı olan Shakhtar beklenen futbolunu sergileyememişti.
Şimdi teknik yanlışlarını bırakıp ilerisi için büyük sorunlar yaratabilecek değişik yönden bir Pereira eleştirisi yapmak istiyorum... Lviv'de Pereira; Kjaer-Alves ikilisini tercih etti. Olabilir... Ama kulübedeki yedek stoper niçin Ba? Ba, genç ve hazırlık maçlarında çok az görev yapmış. Stoperler de dahil hiçbir arkadaşını tanımayan deneyimsiz bir oyuncu. Arkadaşlarını tanıyan, Çek Cumhuriyeti ulusal takımının direk stoperi Kadlec neden kadroda yok. Gelelim ikinci konuya; maçta her şey bitmiş rakip turu garantilemiş. 45 dakika ısıtıp da beklettiğin oyunculardan Mehmet Topal ve Stoch alay eder gibi dakika 88'de sahaya sürülüyor. İşte bu tip olaylar bir teknik direktöre güven kaybı getirir. Bu tip yanlışlar kadro tercihindeki ve taktik anlayıştaki yanlışlardan çok daha tehlikelidir.
İLKELERDEN TAVİZ VERİLMEZ Trabzon'da hatalar zinciri bitmek tükenmek bilmiyor. Onur Kıvrak; hırslı, formasını seven, iyi bir kaleci. Ancak değişik bir kişiliğe sahip. Bugüne kadar saha dışında verdiği beyanatlardaki konuşma tarzı fazla havalı ve abartılı. Üsküp'te bir sorun yaşanıyor ve Onur Kıvrak kadro dışı bırakılıyor. Hiçbir teknik adam veya hiçbir menajer, takım kaptanını durduk yerde kadro dışı bırakmaz. Onur, İstanbul'a dönüyor. İlk büyük yanlışı taraftar yapıyor. Onur sanki önemli bir iş başarmış gibi (!) havaalanında karşılanıp lehinde tezahürat yapıyorlar. Beraberinde de Süleyman Hurma'ya tepkiler yağıyor. Ardından araya girenlerle Onur, özür dileyip, affediliyor. Ondan sonra ikinci ve birinciden daha büyük yanlış gündeme geliyor. Disiplinin ön planda olduğu ilkeli bir takımda benzer bir olaydan sonra rövanş maçında o, oyuncuya forma verilmez. Ama 'bu zayıf rakibe ya elenirsek, taraftar faturayı bize keser' diye Onur'a görev veriliyor. Trabzonspor dünya sıralamasında 306'ncı sırada ismini yeni duyduğum Makedonya temsilcisine skor avantajını sağladıktan sonra uzatma bölümü ile birlikte son 60 dakikayı 10 kişi oynayan zayıf rakibinden bir gol yiyip eleniyor. Yenen gol de ne yazık ki Onur'un hediyesi. Bakalım bu ağır travma nasıl atlatılacak? Öncelikle bu olaydan ders alınıp yönetim ve teknik heyet 2 önemli noktayı iyi analiz etmeli:
1-Hiçbir şekilde kulübün ilkelerinden taviz vermeyeceksin.
2-Korkunun ecele faydası yok.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.