- 27.03.2025, Perşembe
Milli güçler, milli markaları harcatmaz!
***
Buna karşın, AK Parti ve Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan, üç ana noktayı vurguluyor:1- Bilgi ve belgeleri getirenlerin hepsi bizzat CHP'lidir. İtirafçı olmak için sıraya girdiler. CHP'deki iç savaş sebebiyle de olsa yolsuzluk çarkınız deşifre olmuştur. Şimdi çalana değil, yakalayana kızıyorlar. Görevini yapanları değil, yolsuzluğa bulaşanları savunuyorlar.
2- Yargının iddialarının hiçbirine cevap veremeyen CHP yönetimi, insanları sokağa döküp ülkede kaos çıkarmaya çalışarak skandalı örtbas etme çabasına girişti. Sizin paylaşım kavganız sebebiyle başlayan yargı sürecini niye bize mal ediyorsunuz?
3- Vergilerden aktarılan kaynaklar, hizmet yerine birilerinin şahsi çıkarları ve hırsları için kullanılıyor. Heybedeki büyük turplar ortaya saçıldığında bırakın milleti, kendi yakınlarının suratlarına bakacak yüzleri dahi kalmayacak.
Kuşkusuz Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın çok kızdığı hususlar da var. Bunların tamamı dünkü AK Parti Grup Toplantısı'nda kayda geçirildi.
1- Pazartesi akşamı yaşanan namussuzluğu zehirli dilinizle siz hazırladınız. Millete hakaret edenlere, sırf AK Parti karşıtı diye siz prim verdiniz. Şimdi çıkmışlar nedamet cümleleri kuruyor, sosyal medyadan ahlakçılık yaparak güya küfürbazlarla aralarına mesafe koymaya çalışıyorlar! Yaşanan alçaklığın (merhum Tenzile Erdoğan anneye edilen küfürlerin!) sebebi, CHP yönetiminin tükenmişliğidir.
2- Ülkenizi yabancılara kötülemekten hiç mi utanmıyorsunuz? Allah aşkına, "Türk ekonomisine zarar vereceğim" diyen bir ana muhalefet partisi lideri olur mu?
3- CHP Genel Başkanı'nın polise; taş, molotof atan, baltayla saldıran, ecdat yadigârı camilerimize hürmetsizlik eden soysuzlara kol kanat germesi milletimiz gibi bizi de rencide ediyor!
***
Bir de şu "boykot şantajı" meselesi var.Siyasi hayatın doğal akışından çıkıp, ticari hayatın işleyişine tehditkâr bir dille girmesi ne çağrıyı yapana ne de ülkeye fayda sağlar. Milli markaların değeri ve itibarı zedelenir. İş, bu müesseselerde çalışan on binlerce emekçinin ekmeğiyle oynanmasına kadar varır. Boykot söylemi kutuplaşmayı da artırır. Komşuyu komşuya düşman eder. Vandalizimi körükler. Alışverişe çıkan sade vatandaşı huzursuz eder. Gençleri birbirine düşürür. Her etki, kendi dışında tepkisini de doğurur!
Siyasetçinin bilinçaltının dışa vurduğu anlar mühimdir! Gerçek yüzlerini ve niyetlerini görme fırsatı yaratır. O zaman, "Seçmen bize kredi açtı. Bu oyları kalıcı olarak kazanacağız" diyenler inanırlığını kaybeder. Partili kalabalıklara hitap etmenin şehvetine kapılan siyasetçi, arka plândaki ajandasını ifşa ettiği dakikadan itibaren miadını doldurur. Asırlık siyasi marka hızla serbest düşüşe geçer! Olan bu milletin evlatlarına olur. İç barış yara alır. Ekonomik istikrar çizgisi kırılır. İşte asıl boykot o vakit başlar. Bu soruna yol açanlar sandıkta faturasına katlanır. Ve aradan başkaları sıyrılır! Bence CHP Genel Başkanı'nın, maksadını aşan boykot beyanlarına son vermesinde fayda var. Ve bu arada, "Benim kanalım, benim kararım", "Bir Kitap, Bir Kahve", "Otomobil keyfime karışma, bas git!" tarzı kampanyalar için uygun ortam doğar. Milli güçler, milli değerlerine sahip çıkar!
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Deprem gözlemleri… (24.04.2025)
- Hizmet siyaseti, Husumet siyaseti (22.04.2025)
- Siyasal ve toplumsal enfeksiyon riski! (19.04.2025)
- İsrail yayılmacılığı ve Erdoğan’ın dediği noktaya gelmek! (17.04.2025)
- CHP’nin dev aynası ve hesap hatası! (15.04.2025)
- Türkiye yeni dünyada hak ettiği yeri alıyor (13.04.2025)
- Kaotik küresel sistem ve Erdoğan’a duyulan ihtiyaç! (12.04.2025)
- CHP neden, demokrasiyi entübe ettirmenin eşiğinde geziyor... (10.04.2025)
- CHP odaklı ‘siyasal pandemi!’ (08.04.2025)
- CHP... Kurultaylar... İlk düğmeyi yanlış ilikleyenler! (05.04.2025)