CHP zihniyeti,
"cami cemaatini" ya bilmez ya da sadece dini açıdan
bakar ve dar bir alana hapseder.
Oysa camilerin içi kadar dışında
da sosyolojik gerçekler vardır. Hatta
toplum psikolojisini ölçmek, nabzı tutmak
açısından eşsiz örnekler de sunar.
Nitekim yerel seçim çalışmaları için alanda
bulunan milletvekilleri ve teşkilat mensuplarından
Ankara'ya iletilen sorunların
başında
"emeklilerin geçim şartlarına dair yakınmalar" geliyordu. Bu
nedenle, gerek Çalışma Bakanlığı gerekse
AK Parti Genel Merkezi, emeklilere ödenen
bayram ikramiyelerinin 2 bin liradan
5 bin liraya yükseltilmesini önerdi. Ancak
Cumhurbaşkanı
Tayyip Erdoğan'ın,
dün Ordu ve Giresun'da işaret ettiği
gibi... Hükümet, acı reçeteler yerine dengeli
politikaları yeğledi. Bütçeyi hazırlarken
tüm kesimlerin satın alma gücünü
gözetti. Hatta bütçenin bağlanan şeklinde
hesapta olmayan ek ödeme kararlarını
dahi aldı. En düşük emekli aylığının
10 bin liraya yükseltilmesinin, emekliye
bir defalık 5 bin lira ikramiye ödenmesinin
ekstra maliyeti 300 milyar lirayı aştı.
Sn. Erdoğan,
"Milletimizin her türlü sorunu bizim sorunumuzdur" derken
de
"Gayemiz emeklilerimize nefes aldırmak" mesajı verirken de ekonominin
bütününü gözetme gerekliliğini elbette
göz ardı edemezdi. EYT dolayısıyla sisteme
giren milyonlarca genç emeklinin
bütçe üzerinde artan yükü, 104 milyar
doları bulan deprem felâketinin faturasını
üstlenmenin zorlukları Cumhurbaşkanı'nı
ihtiyatlı olmaya yöneltti. Erdoğan'ın,
"Küresel gelişmelerin etkisi ile ülke olarak içinden geçtiğimiz meşakkatli sürecin insanımızı nasıl yorduğunu biliyoruz... Hayat pahalılığı sorununu çözünce diğer alanlarda daha rahat yol alacağız" ifadelerini, yılın
ikinci yarısında açılacak fırsat penceresini
yine dar ve sabit gelirliler lehine kullanma
arzusu olarak okumak mümkün.
***
31 Mart yerel seçimlerine gidilirken tam saha siyaset yapan Cumhurbaşkanı Erdoğan, meydan konuşmalarında rakiplerinin siyasal dağınıklığına işaret etse de esasen kendi işine bakıyor ve teşkilatını da buna göre motive etmeye çalışıyor.
Lakin mahalli idare seçimlerinin, ülke yönetiminde değişikliğe yol açmayacağı bilindiği için olsa gerek seçmenin kondisyonu halâ istenen düzeyde değil. Buna karşın Cumhurbaşkanımız, 14-28 Mayıs 2023 seçimlerinde kazanılan ivmenin sürdürülmesini, güç tazelenmesini fazlasıyla önemsiyor. Sandıktan çıkacak desteğin, siyasal istikrarı pekiştirmesini, ekonomik öngörülebilirliği artırmasını hedefliyor. Böylece, muhalefet partileri başta olmak üzere, içeride ve dışarıda her türden muhalif odağın eline konjonktürel bir koz vermeyi istemiyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan, yerel seçimin kendine özgü özelliklerini de seçmene hatırlatmayı ihmal etmiyor. Yer yer eleştirilse de merkezi yönetim ile yerel yönetim arasındaki uyuma değiniyor. Neden? Çünkü
"eser ve hizmet siyaseti" olarak formüle edilen AK Parti belediyeciliği, diğer partilerce de taklit ediliyor da ondan. AK Parti modeli olarak kabul edilen sosyal destek ödemeleri ile ev kadınlarına ve gençlere dönük projeler yerel yönetimlerin merkez siyasetine doğrudan katkısını her seferinde ispatlaya geldi. Bununla da kalmadı, bilhassa doğal afetlere müdahale hızı ve mağdurların acısını dindirme gayreti, üstlendikleri rolün ne kadar hayati olduğunu da gösterdi. Tabii ki bir madalyonun iki yüzü misali, belediyelerin mahalli bütçe sınırlarını zorlayan büyük işlere de merkezi idare el attı ve tamamlanmasını sağladı.
Özetleyecek olursak, 31 Mart 2024 seçimlerinde...
"Milletin geçim şartlarının gözetildiğini, Ankara ile mahalli idareler arasındaki eş güdümün öneminin vurgulandığını, muhalefetteki dağınıklığın ise yerelde yönetim sorunlarına dönüşeceğinin hatırlatıldığını" belirtebiliriz.