Konuşmasına,
"Geliyorum, iktidara geliyorum" diyerek başladı. Sonra, birbiri
ardına heyecanlı cümlelerini sıraladı...
CHP, değişimci ve devrimcidir.
Demokrasi çıtasını yükselteceğiz.
CHP iktidarında, çağdaş standartlara
uygun anayasa değişikliği yapacağız.
Yeniden üreten Türkiye'yi kuracağız.
Her etnik kimliğe, her inanca saygılıyız.
Doğu-Batı, Kuzey-Güney'de tek sloganımız
olacak...
Nazım Hikmet'in,
"Bir ağaç gibi tek ve hür... Ve bir orman gibi kardeşçesine..."
Alkış, kıyamet tufan...
O anın havasına kapılan parti büyükleri bile,
"Coşkuyu görüyorsunuz. Bu, değişim kurultayıdır. Uyanan heyecan CHP iktidarını gösteriyor" demekte...
Bu sırada, -sözde- değişimin mimarı yeniden kürsüde...
"...Görevimiz şimdi başlıyor. Mücadeleyi ülkemin her yerine götüreceğiz. İktidar koşusunun asıl aslanları, kaplanları sizlersiniz. Halkın bedenini, kokusunu ruhumuzda hissedersek çözemeyeceğimiz sorun yoktur!"
Bu fiyakalı lafların edildiği tarih
22 Mayıs 2010.
Kemal Kılıçdaroğlu,
"değişim ve iktidar" hevesiyle CHP Genel Başkanlığı koltuğuna
otururken, FETÖ'cülerin itibar suikasti
ile safdışı ettiği -merhum- Deniz Baykal'ın siyaseten
cenazesi kaldırılıyordu!
***
Ve dün... 15 Eylül 2023...
Önce, bizzat içinde yer aldığı ve asli sorumluluk taşıdığı kadrolara sert eleştiriler...
Ardından, cilâlı sözler
Ve nihayet... Hayal satan beyanlar!
O da
"değişim" iddiasıyla çıktı kamuoyunun karşısına... Lakin siyasi bagajını boşaltmak için başladı saydırmaya...
Parti yönetimi yenilginin sorumluluğunu üstlenmedi.
Sorumluluk üstlenmeyen bir yönetim tarzı kabul edilemez.
Güçlü ve umut veren bir değişim için partinin lideri, kadrosu, tüzüğü yenilenmelidir.
39 vekilin başka partilere verilmesi büyük yara açtı, vs. vs. vs...
Ne imiş?
Onun hikâyesi, içi yananların hikâyesi imiş... Bu hikâyedeki gençler, kadınlar, Atatürkçüler Türkiye'yi değiştirebileceklerine, Cumhuriyet devrimlerine devam edebileceklerine inancı olanlarmış, vs. vs. vs....
CHP Grup Başkanı
Özgür Özel'in açıklamaları da bu minvalde.
Bir diğer aday Prof.
Örsan Öymen'in odaklanması ise yönetim değişikliği üzerine...
***
Kuşkusuz,
"Değişimin Yüzyılı, Yüzyılın Değişimi" başlıklı manifesto, kıymetli tespitler
de içeriyor. Tıpkı,
"CHP'deki değişim, Türkiye'yi değiştirir" vurgusunda olduğu
gibi. Zaten yaman çelişki de burada başlıyor.
Neden?
Çünkü... Lider, kadro ve tüzük maddelerine dayalı değişim (!) arayışı,
"zihniyet değişiminden" ipuçları içermiyor.
Hatta... CHP içi iktidar mücadelesi öylesine ağır basıyor ki...
"Türkiye'yi yönetme, çağın gereklerine göre yenilenme, CHP tabanını dönüştürme" başlıkları, kurultay hesaplarına heba ediliyor. Veya bunun gerçekte mümkün olmayacağı, CHP'nin kemik kitlesinde de bu yönde ciddi talep olmadığı için, suni bir rüzgâr estirilmeye çalışılıyor.
Bir başka ifade ile...
"Değişim için değişim" kısır döngüsü yaratılıyor. Tıpkı, 6'lı masa olarak başlayıp siyasal karakter erozyonuna uğrayan ittifak bileşiminde olduğu gibi... Yani...
"Önce Erdoğan'ı devirelim, sonrasına bakarız" mantığı ne ise...
"Önce Kılıçdaroğlu'nun icabına bakalım, sonra değişimin miktarına karar veririz" planı işletiliyor. Ve bütün bunlar...
Hezimet üstüne hezimet yaşayan ve yaşatan Sn. Kılıçdaroğlu'nun miadını doldurduğu realitesini ortadan kaldırmıyor
Özetle CHP...
6 oku çağın gereklerine göre revize edip, toplumla buluşturmadan,
Cumhuriyetin ilk döneminde başlayan ve bilhassa İnönülü yıllarda sertleşen
"makbul ve formatlı vatandaş" takıntısını aşmadan,
Hiziplerden kurtulmadan,
Sağa-sola yalpalamadan,
Milli ve yerli değerler sisteminin güncel boyutlarını keşfetmeden,
İnandığı gibi yaşamak isteyenlerle problemini çözmeden,
Yeni dünyaya göre konuşlanmasını belirlemeden...
Sadece isim veya söylemi değiştirir...
Neticeyi değiştiremez. Zira CHP kendisi için büyük devrime soyunurken, Türkiye'nin geldiği aşamada ve geleceğe yürüyüşünde hayli güdük kalan değişim fantezisiyle bundan fazlasını da yapamaz.