Eren Tanrıverdi, 20 yaşında üniversite öğrencisi.
Sabıkası yoktu. e-Devlet'e girince, sistemde 'uyuşturucu ticareti yapmak'tan tutuklu olduğunu ve duruşma tarihini gördü.
Mahkemeye gitti, izleyiciler arasına oturdu. 'Sahte Eren'in kimlik tespitinde, "Gerçek Eren Tanrıverdi benim" dedi. Ve sanık itiraf etti: "Adım Gökhan Akdemir.
Eren'in ehliyetini parkta buldum, fotoğrafımı yapıştırdım." Eren, "Ehliyetimi hiç kaybetmedim" deyince hakim davayı erteledi.
Habertürk'ten Arzu Kaya, film gibi bir habere imza atmış.
Tanrıverdi'nin kimlik bilgileri kullanılmış. Tanrıverdi ucuz kurtulmuş ama bu olay derinlemesine tartışılmalı.
Türkiye'de her vatandaş tehdit altında!
Öncelikle 19 yaşındaki 'sahte Eren' Gökhan Akdemir, bu yaşta bu sahtekarlığı nasıl ve neden yaptı? Hadi sahte kimlik yapan bir suç şebekesiyle bağlantısı var diyelim, yakalandığında gerçek kimliğini neden açıklamadı?
Acaba aynı suçtan sabıkası vardı, daha az ceza almak için mi kendisini sabıkası temiz Eren olarak tanıttı? Ama suçluların poliste parmak izleri ve fotoğrafları var! Tutuklandığında parmak izi ve fotoğraf eşleştirmesi yapılmadı mı? Bu eşleştirmeyi yapmak için daha önceden sabıkası olmasına da gerek yok. Tanrıverdi, "Ehliyetimi hiç kaybetmedim" diyor, suçlu Akdemir o kimlik bilgilerine nasıl ulaştı?
BİLGİLERİMİZ KÖTÜ ELLERDE
Geçtiğimiz yıl açılan anonim bir web sayfasında, Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının büyük bir kısmının resmi bilgilerini barındıran bir arşiv kullanıma açılmıştı. Haberlerde; MERNİS sistemindeki vatandaşlık bilgilerinin sızdırıldığı, söz konusu arşivin 2010 yılına ait olduğu ve 50 milyon civarında vatandaşımızın kimlik bilgilerinin deşifre olduğu yazıyordu.
Bu konuyla ilgili daha önce de yazmıştım. MERNİS arşivinin sızdırılmasına da gerek yok. Bugün mendilden beyaz eşyaya, internet üzerinden yaptığımız her türlü alışverişte TC kimlik ve adres bilgilerimizi açıklamak zorundayız. Nakit alışverişlerde de birçok kurum TC kimlik bilgilerini istiyor.
Kargodan bir zarf aldığınızda bile TC kimlik numaranızı söylüyorsunuz.
GSM operatörlerinden bankalara, TV platformlarından sigorta şirketlerine; resmi ya da özel birçok kurumda kimlik bilgilerimizle işlem yaptığımız için vatandaşlık bilgilerimiz birçok yerde depolanıyor.
Ve bu bilgiler ne yazık ki, resmi ya da özel kurumlarda çalışan bazı kötü niyetli insanlar tarafından para karşılığı satılıyor. Hatta bazı şirketler, kendi aralarında müşteri bilgilerini paylaşıyor.
Bir şirketin müşteri bilgisine sahip olan kişi, rakip firma tarafından transfer ediliyor.
Elbette bu bilgileri dolandırıcılar da satın alıyor. Daha da kötüsü, 'call center' kuran dolandırıcı örgütler var.
Özetle; Türkiye'de milyonlarca insanın hem kimlik bilgileri, hem de özel hayatın gizliliği tehlikede. İkametgah bilgilerimiz bile sızmış durumda!
KAOS ÇIKAR MI?
Peki, ne yapılmalı?
Tüm vatandaşlarının TC kimlik numaraları değiştirilmeli. "Nasıl olacak bu iş, kaos çıkar" demeyin. Bu teknik açıdan zor bir işlem olabilir ama yapılmalı!
Ayrıca en küçük işlemde bile TC kimlik bilgilerinin sorulmasının önüne geçilmeli.
Acaba bir suçlu benim yerime geçmiş mi, kimlik bilgilerimle yasa dışı işlemler yapılmış mı diye her gün e-Devlet'i kontrol mü edeceğiz? Böylece dolandırıcıların ellerindeki kimlik bilgileri ve sahte kimlikler boşa çıkar. Elde ettikleri kimlik ve telefon bilgileriyle bizleri zırt pırt arayan 'call center'lardan da kurtulmuş oluruz!