Çok net bir Beşiktaş üstünlüğü vardı. Ama bu kadar harika bir ikinci yarı kolay kolay her takımın başaracağı ve oynayacağı bir sekans değildi. Yanılmıyorsam 3 gol ve kaçan 5-6 tane çok net pozisyonu vardı Beşiktaş'ın. İşte Beşiktaş oyununun gücü, Beşiktaş'ın hücum zenginliği tam da buydu. Ben maç önü değerlendirmemde Beşiktaş için "Sadece favori değil, maçın ağır favorisi" demiştim. Ama ben de bu kadarını beklemiyordum.
Evet, Beşiktaş belki Şampiyonlar Ligi yorgunu ama daha güçlüydü. Galatasaray'ın buna karşı bir planı olmalıydı ama bunu kesinlikle sahaya yansıtamadı. Tudor'un kafasındaki hiçbir anı oynayamadı Galatasaray.
Şimdi derbileri kazanamayan Tudor eleştirisi ayyuka çıkacaktır. Haklı olanlar da olabilir. Yüksek seviyedeki oyunların altından kalkamayan bir Galatasaray'dan söz edebiliriz. Fakat bu tabloda başaramayan olarak sadece Tudor'u görmek büyük bir yanılgı olur. Zira büyük resme baktığımızda bu tip oyunun altından kalkamayanın Galatasaray kadrosu olduğunu göreceksiniz. Esasında bu çok daha fazla düşündürücü Galatasaray için.
İnanın son yıllardaki derbilerde bu kadar net üstünlüğün oluştuğu, bu kadar çok pozisyonun üretildiği ki, burada "Bu nasıl kaçar?" dedirten pozisyonlardan bahsediyoruz, izlememiştim.
Bu performansın başrol oyuncuları vardı tabii ki... Haftalardır ilk defa şans bulan Oğuzhan, bana göre takımın en iyisiydi. Babel ve Cenk'in ona katılımı da önemliydi. Tosic'in savunmacılığının da ötesine geçen gol atma isteği bu harika Beşiktaş oyununun en önemli figürleriydi. Sahanın tek istediğini yapamayanı ise maalesef Quaresma idi.. Ama günün sonunda Beşiktaş'ın zirveye bir adım daha yaklaşmasının ötesinde, böyle bir oyunu oynayabildiğini göstermesi rakiplerine de önemli bir mesajdır.
Bu oyun coşkusunu sürdürebildiği takdirde son iki yılın şampiyonu Beşiktaş, bu yılın da en büyük favorisi...