Beşiktaş'ın 11'ine baktğımızda en büyük sorunu Vida ve Pepe'nin olmadığı savunma dörtlüsünde, uzun süredir oynamayan Roco ve zaman zaman oynayan Medel'in handikap olup olmayacağıydı.
İlk 15 dakika istediği gibi oyuna hakim olan bir Beşiktaş vardı. 19. dakikada kazandığı penaltı ve Oğuzhan'la bunu kaçırması kırılma noktası oldu. Son 3 resmi maçta kullandığı penaltıyı kaçırmış bir Oğuzhan istatistiği var.
Sonrasında sadece Oğuzhan'ın değil takımın da kafası kaçan penaltıda kaldı. Oyunun geniş alanda oynanmaya başlaması, orta sahaların çabuk geçilip gel-gite dönülmesi, Göztepe'nin istediği oyunun resmiydi.
Beşiktaş, ikinci yarının başlangıcıyla geriye düşüşünden sonra ne tepki gösterebildi ne oyunu tekrar eline alabildi.
Dağılan oyunda bir türlü üretemeyen Beşiktaş'a dönüştü. Quaresma
girdi, kenar ortaları başladı, çift santrfora
dönüldü fakat yine de istediğini başaramayan
bir Beşiktaş performansı vardı.
Biraz bireysel performans olarak bakarsak Caner, sol bekten çok oyun kurucu ama bu sezon itibariyle bu konuda çok geride kalan bir Caner izliyoruz.
Büyük top kayıplarıyla oynayan verimsiz bir sol kenar oyuncusuna dönüştü. Caner'i belki çok iyi bir savunmacı
olarak adlandıramazsınız ama önde
hücumda yaptığı oyun önemlidir. Bu
sene istenen seviyeye ulaşmadı. Tolgay ilk
golün sebebi olan oyuncu olarak öne çıktı.
Merkez savunması hariç isim isim bakıldığında bu kadrodan daha iyi oyunlar beklememize rağmen sezon başından bu yana istenen olamadı. Neden olamadı? Niye olmuyor?
Bunların hepsinin cevabı Şenol Hoca'da ama bir şekilde artık Beşiktaş alternatif bir oyun arayışına girmeli. Evet Beşiktaş deplasmanlarda kazanamıyor ama uzun bir aradan sonra ilk kez evinde kaybeden bir Beşiktaş'ı da gördük Antalya maçında. O güçlü oyunundan nasıl uzaklaştığını anlamak lazım.
Çünkü şampiyonluk oyununda iç saha-dış saha farketmez.