İlk yarının büyük bölümünde istediğini yapan taraf Başakşehir gibiydi. Vodafone Areana'daki baskıya rağmen bunu nasıl başardılar?
Özellikle ilk 25 dakikalık bölüm Vodafone Arena'da oyunun hakimi tamamen Başakşehir'di. Topa sahip oldular, akıllı bir şekilde pasla çıktılar ve bu süreçte 3 pozisyon üretip Cengiz'le de golü buldular. Bireysel anlamda Cengiz'in etkinliğinden söz etmek mümkün ama
oyunun kurulumu açısından belirleyici olan Emre Belözoğlu'ydu. Taa ki sakatlanana kadar... Emre'nin sakatlığı sonrası Beşiktaş'ın önde basma fikri hatata geçti.
Başakeşhir'in aynı etkinlikte oynaması mümkün olmadı ve oyun bu noktada değişti.
Beşiktaş geriye düştüğü maçlarda bir şekilde skor üretmeyi başarıyor. Bu durumu nasıl okumalıyız?
Geriye düştüğünüz durumda da skor üretebilirsiniz ama oyunu da kazanmanız lazım.
50'de gol bulduğunuz maçı koparıp almanız da gerekir.
Özellikle kendi sahanızda oynuyorsanız galip geleceksiniz.
Tabii ki skorun getirdiği bir baskı kuruldu, bunda Başakşehir'in hücuma çıkışlarının sekteye uğraması da etkendi.
Şenol hocanın Olcay ya da Kerim'i son dakikalara kadar kullanmama tercihi nedeniyle Beşiktaş zaman zaman kenar oyuncu eksikliğini hissediyor.
Santrfor kimlikli Cenk bu özelliğiyle öne çıksa da kenar etkinliği azalıyor. Beşiktaş'ın baskıya rağmen pozisyon üretkenliği sağlayamadığını da gördük. Çarşamba günkü Benfica maçı sonrası böyle bir maça çıkmak zordur.
Moral olarak iyisinizdir ama fizik olarak yıpranırsınız.
Başakşehir'in ise özellikle ilk yarıdaki oyunu gidip Arena'da Galatasaray'ı yenmek, gelip burada Beşiktaş'la kafa kafaya gelmek hatta galibiyet kaçırmak hiç de kolay futbol işleri değil.
Hakikaten çok gelişen ve oyunu çok öne taşıyan bir Başakşehir var.
Dünkü performanslar, zirve yarışı içinde olan iki takım için ne gösteriyor? İkisi de sonuna kadar gidebilir mi?
12 hafta az değildir. Referans sadece lider değil, liderliği getiren bir oyundan bahsetmek lazım. O yüzden Başakşehir bence artık şampiyonluk yarışının önemli bir parçasıdır.