MELİH ALTINOK

Özel hastanelere bu aşırı ilgi neden?

Türkiye katakulliyle, rüşvetle, tehditle devlet hastanelerinden özel hastanelere yoğun bakım hastası bebekleri taşıyan, faturaları şişiren, ölümlere neden olan Yenidoğan çetesini konuşuyor.
Soruşturma derinleşirken dün adı geçen hastanelerden 9'unun ruhsatının iptal edildiği açıklandı.
Kamuoyunun konuya ilgisi yoğun, zira konu sağlık. Ve dünkü yazıma gelen yorumlardan, vatandaşın şikâyetinin sağlığın ticarileşmesinden olduğunu anlıyorum. Herkes özel hastanelerin hastaya yağlı müşteri muamelesi çekmesinden, istenen gereksiz testlerden, aşırı tedaviden, kazık faturalardan yakınıyor.

Bülent Cankurt'un Günaydın'daki yazısında bahsettiği olay durumun bir fotoğrafı:
"Eda-Sarp Evliyagil çiftinin oğulları Can Pars'ın eline okulda kıymık batmış. Eda Hanım da oğlunu okuldan alıp o ünlü grubun Maslak'taki hastanesinin acil servisine götürmüş. Görevliler kayıt yaparken fiyatı da söylemiş. Eda Hanım'dan o kıymığı çıkarmak için ne kadar istemişler biliyor musunuz? Tam tamına 15 bin TL."
Aile daha sonra bir eczaneye gidip çocuğun elindeki kıymığı ücretsiz aldırmış.
Bu işin bir boyutu. Peki, sosyal sağlık sistemimiz, devlet hastanelerimiz dünyada parmakla gösterilirken, herkesin aile hekimi varken nedir bu özel hastanelere ilginin sebebi?
Evet, tam yeri geldi ama korkmayın yine pandeminden bahsetmeyeceğim. İnsanları hastalık hastası, test manyağı, serum müptelası yaptınız, hastaneleri "uğrak yerine" çevirdiniz demeyeceğim.
"Bir bademcik ameliyatı için vatandaşın donunu alan Avrupa ülkeleri sevkleri, testleri, tahlilleri neden bu kadar sıkı tutuyor? Onlar sosyal devlet değil mi?" diye de sormayacağım.
Pazar pazar içinizi karartmayacağım, onun yerine bugünlerde hekimler arasında revaçta olan bir fıkra var, onu anlatacağım. Yaşandığını söyleyenler de var:
Devlet hastanesinin birinde hekim, sırası gelen hastayı çağırmak için kapısını açar. Bir de ne görsün, her günkü üç hastasından biri yok! Bekleme salonundaki kadınlara sorar:
Hayırdır, Hayriye Hanım nerede?
Kadınlar örgülerinden başını kaldırıp sakince cevap verirler:
Merak etmeyin doktor bey, hasta. O yüzden gelemedi.
Hekimin aldığı cevapla içi rahatlamış mıdır bilmiyorum. Ama hizmetin bile fazlasının zarar olduğu, bir süre sonra değersizleştiği, alanı da vereni de tatmin etmediği kesin.

***

YENİDOĞAN ÇETESİNE KIZIP TESTİYİ KIRMAYIN
Yenidoğan çetesi denilen kansızlara kızıp çok kritik bir iş yapan yoğun bakımcıların işlerini daha da zorlaştıracak bir atmosfer yaratmamaya özen göstermeliyiz.
Sağdan soldan trollerin, felaket tellallığından, korkudan prim yapan Youtuber'ların, anchorwoman'ların gazıyla işini layıkıyla gören, dürüst sağlık personelini tümden gömmeyelim.
Bu meselenin kriminal bir vaka olduğunu aklımızdan çıkarmayalım.
Görüşlerini aldığım bir yoğun bakım hekimi, "Bu olayın sonuna kadar üzerine gidilmeli, tekrar etmemesi için tedbirler alınmalı, düzenlemeler yapılmalı. Ama bu linç havası, yoğun bakım hekimlerinin, hastanelerin inisiyatif almasını engelleyecek bir toplumsal anksiyeteye neden olmamalı" diye uyarıyor.
Çok da haklı.
Toplum ve yargı olarak üzerine gidilen bu işten çözüm çıkarmak varken, bir gün hepimizin ihtiyaç duyacağı sistemi kitlemenin, testiyi kırmanın hiçbirimize faydası yok.

***

'BELA OKUMAYIN KEMAL BEY GERİ DÖNER' DİYECEĞİM AMA...
Sağlık sistemi nasıl olmaz diye sorulsa ilk akla gelecek isimlerden biri olan eski SSK Müdürü Kemal Kılıçdaroğlu, geçen gün sosyal medyada Cumhurbaşkanı Erdoğan'a bela okudu.
Görevi süresince SSK doğumevlerinde tecavüz vakalarının sıradanlaştığı Kemal Bey'in siyasette de başarısız olmasından ve sırtından "hançerlenerek" tasfiye edilmesinden ötürü gergin olmasını anlarız da... Bu seviye nedir Allah aşkına?
Muhalefet yapmak mı bu?
Torun torba sahibi, kaç yaşında adamsınız.
Ayrıca beddua etmeyin, Fetullah gibi döner sizi de bulur diyeceğim ama daha başınıza ne gelecek ki?

***

EFSANE ADAMLAR VE GAZOZLAR
Mazlum Filistin halkının son lideri Yahya Sinvar da İsrail'e karşı son nefesine kadar direnerek öldü.
Sadeliği, cesareti, inancı yüzünden okunan bir adam.

Bir de çoluğu çocuğu, karısı anası toplama kamplarındayken eline silah alıp vatanı için çarpışan ve tarihe altın harflerle geçen bu efsane adamlara "terörist" diyenler var.
Onlar da insanlığın kolektif hafızasına "gazoz" olarak kazındılar.

Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
X
Sitelerimizde reklam ve pazarlama faaliyetlerinin yürütülmesi amaçları ile çerezler kullanılmaktadır.

Bu çerezler, kullanıcıların tarayıcı ve cihazlarını tanımlayarak çalışır.

İnternet sitemizin düzgün çalışması, kişiselleştirilmiş reklam deneyimi, internet sitemizi optimize edebilmemiz, ziyaret tercihlerinizi hatırlayabilmemiz için veri politikasındaki amaçlarla sınırlı ve mevzuata uygun şekilde çerez konumlandırmaktayız.

Bu çerezlere izin vermeniz halinde sizlere özel kişiselleştirilmiş reklamlar sunabilir, sayfalarımızda sizlere daha iyi reklam deneyimi yaşatabiliriz. Bunu yaparken amacımızın size daha iyi reklam bir deneyimi sunmak olduğunu ve sizlere en iyi içerikleri sunabilmek adına elimizden gelen çabayı gösterdiğimizi ve bu noktada, reklamların maliyetlerimizi karşılamak noktasında tek gelir kalemimiz olduğunu sizlere hatırlatmak isteriz.