Sorun Yenidoğan çetesinden ibaret değil
İstanbul'da, 112 Acil Çağrı Merkezi'nde çalışan kişilerle ortak hareket ederek, bebek acil hastalarını önceden anlaştıkları özel hastanelerin yenidoğan ünitelerine sevk edip ölümlerine neden oldukları ve haksız kazanç elde ettikleri belirlenen 22'si tutuklu 47 şüpheli hakkındaki iddianame gündemin ilk maddesi.
Kamuoyu Yenidoğan çetesine çok tepkili görünüyor ama bu tartışma da iktidar ve muhalefet trollerinin didişmesinden ibaret bir düzlemde yürüyor.
Oysa üç beş kansızın deşifre olmasıyla açığa çıkan skandal daha derin bir soruna işaret ediyor. Ve sadece yenidoğan bebekleri değil, 7'den 70'e tüm vatandaşları ilgilendiriyor.
Evet, tüm dünyada pandemi döneminde tavan yapan tıbbın ticarileşmesi sürecine neşter atmadan işin içinden çıkılmaz.
Bu noktada, Prof. Dr. Ahmet Rasim Küçükusta'nın hatırlattığı, Türk Yoğun Bakım Derneği 2. Başkanı Prof. Dr. Necmettin Ünal'ın, yoğun bakımların kıymete bindiği pandemi dönemindeki açıklaması aydınlatıcı olabilir:
"Türkiye'deki yoğun bakım yataklarının yüzde 60'ı özel hastanelerde. Özeldeki yoğun bakım yatağı sayısının kamu hastanelerinden fazla olması, dünyanın hiçbir ülkesinde görülmüş şey değil. Çünkü yoğun bakım hizmetleri yüksek maliyetlidir ve SGK bu masrafı karşılıyor. Ama bizde devlet hastanelerindeki hastalar, özel hastanelerin yoğun bakımlarına gönderiliyor. Özel hastanelerin yoğun bakım servislerinin en az yarısı, SGK'dan para almak için kurulmuş. Özellerde kliniklerden alınıp ameliyat sonrası yoğun bakıma çıkarılan hastalar, bir daha kliniğine dönemiyor. İhtiyacı olmayan hastalar aylarca yoğun bakımda tutuluyor. Haliyle yoğun bakım servislerinde yer bulmak imkânsız oluyor, çok fazla torpil devreye giriyor. Yoğun bakım ve taburcu kurallarının uygulanması konusunda ciddi denetim eksiklikleri var. Biri buna 'Dur' demeli, devlet parasını çöpe atmamalı."
Özel hastaneler, sağlık sigortaları titizlikle incelenmeli. Türkiye'nin dünyada parmakla gösterilen sağlık sistemi reformunu sabote eden resmi-sivil kim varsa hesap sorulmalı.
***
TABİİ CANIM, KALICI YAZ SAATİ UYGULAMASINDAN
Her gün 50'li yaşların başındaki insanların kalp krizi, pıhtı atması gibi sebeplerle öldüğüne dair haberler okuyoruz. "Turbo kanserler" tavan yapmış durumda.
Kimse de çıkıp ne oluyor diye sormaya cesaret edemiyor. Ani ölümler bir magazin malzemesi olarak konuşulup unutuluyor.
"Bilimsel konuşuyoruz" diyenlerse saçmalıyor.
Geçenlerde bir tanesi televizyona çıkmış, kanser vakalarındaki artışın kalıcı yaz saati uygulamasından kaynaklandığını söylüyordu.
Kimdir diye baktım. "Korona 4 tane Çinlinin yarası çorbası içmesinden çıktı" diyen Özgür Özel'in, CHP'nin sağlık politikalarını danıştığı bir hekimmiş.
***
ERZURUM KÖYLÜSÜ GÖREN ÇORUMLU SONER ÇOK TEPKİLİ
Yukarıdaki fotoğrafa Odatv'nin yorumu:
"Erzurum İl Tarım ve Orman Müdürü Alparslan Kenger, 15 Ekim Dünya Kadın Çiftçiler Günü kapsamında kadın çiftçileri köylerinde ziyaret etti. Fotoğraflarda kadınların giydikleri ihram dolayısı ile yüzlerinin bile gözükmüyor olması sosyal medya kullanıcıları tarafından tepki çekti."
Kadınlar yerel kıyafetlerini giymiş, size ne arkadaş?
Hadi ergenleri ya da doğup büyüdüğü ülkenin folklorunu sorun gören beyinsizleri anlarız da Çorum doğumlu Soner Yalçın'a ne oluyor? Memleketinde benzer yöresel kıyafetler giyenleri hiç mi görmedin arkadaş?
Böyle bir haberin sitende yayınlanmasına nasıl müsaade edersin?
***
NE ÇEKTİN BE ŞEVVAL!
Oyuncu ve şarkıcı Şevval Sam geçen gün yayınladığı bir videoda, "Kadın, çocuk ve hayvan haklarıyla ilgili duruşumdan ötürü ziyadesiyle bedel ödemiş bir sanatçıyım" diyordu.
Duyan da memlekette bu konularda açıklama yapmanın marjinal bir tavır olduğunu sanır.
Kaldı ki ne bedel ödediğini de bilmiyoruz. Zira sanatçımızın işleri tıkırında. Büyük kanallardaki dizilerde oynuyor. Belediye konserlerinin aranan yüzü.
Neyse, İzmir Konak Belediyesi sanatçımızın çığlığını duymuş ve ödediği bedeli telafi etmek için kesenin ağzını açmış. Şevval Hanım'a 2 saatlik konser için 5 milyon 300 bin lira ayırmış.
Konak Belediyesi'ni biliyorsunuz. Açıktaki elektrik kablolarının üzerine üç kuruşluk asfalt dökülmediği için insanların yolda yürürken hayatını kaybettiği güya "darda" bir belediye. Bütün yerel yönetimler gibi bütçeden paylarını alıyorlar ancak belediye, işçilerin maaşlarını, SGK borçlarını ödeyemiyoruz diye yakınıyor. Halka hizmet götürmek şöyle dursun personelin aylarca geciken maaşlarını ödeyecekleri zaman "müjde" diye açıklama yapıyorlar.
İşte memleketimin muhalefetinden insan manzaraları.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Suriye’de PKK’yı aşiretler bitirecek (21.12.2024)
- Türkiye kazanınca CHP neden kaybediyor? (20.12.2024)
- Trump: Adam kazandı (18.12.2024)
- Türkiye’nin Baas Partisi CHP’dir (16.12.2024)
- ‘Amerika değişmez abi’ diye diye... (15.12.2024)
- YPG, Fırat’ın doğusundan da temizlenecek, siz de mal mal bakacaksınız (14.12.2024)
- Türkiye’nin Afrika’da ne işi var? (13.12.2024)
- Suriye devrimi Türk-Rus ilişkilerini bozmasın (11.12.2024)
- Eyvah Suriyeliler dönüyor (09.12.2024)
- ABD bu işin neresinde? (08.12.2024)