Tekirdağ’da feodal düzen mi var?

Bir süredir medyanın tek gündemi Diyarbakır'da cansız bedeni bir dere kenarında bulunan 8 yaşındaki Narin.
Daktilo mürekkebi kurumadan kamuoyuyla paylaşılan zanlı ifadelerine rağmen hiçbir şey net değil. Dahası ayrıntılar arttıkça kafalar hepten karışıyor.
Herkes kafasındaki hikâyeye göre Narin'in dramını bir yerinden çekiştiriyor.
Irkçılık, ayrımcılık diz boyu.

Gazze gündemiyle bir süredir ekranlardan eksik olmayan emekli askerlerin elinden çubuğu kapıp kanal kanal gezen emekli komiserlerden biri de kendinden emin patlatıyor analizi:
"İşte bunlar hep feodal düzen yüzünden!"
Bak sen. Meğer ne kadar da basitmiş.
Geçtiğimiz günlerde annesi, üvey babası ve komşu çocukları tarafından cinsel istismara maruz kaldığı, dövüldüğü ve komaya girdiği iddia edilen 2 yaşındaki Sıla bebek Tekirdağ'da yaşıyordu.
Orada da mı "feodal" düzen var?
Yoksa "Kürt" diyemediğiniz için mi feodal diyorsunuz?

***

KOSKOCA BİR HALK NASIL BOZUK PARA GİBİ HARCANIR
Sovyetler'in dağılmasının ardından oluşan koşullar zordu, ancak Ukrayna iyi kötü idare eden bir ülkeydi, kendi yağında kavruluyordu.
Putin'le birlikte kendine gelen Rusya'nın toparlanışını sınırlandırmak isteyen ABD, 2000'lerin ortalarından itibaren stratejik konumdaki Ukrayna'ya odaklandı. Eski sürüm saha ajanlarını işsiz bırakan sosyal medyayla, kuzu postuna bürünmüş kurt STK'larla, kurtuluşu Batı'ya "entegre" olmakta gören siyasilerle kitleler doktrine edildi.
Yeni nesil devşirildi. Öyle ki, Batı ittifakının bu ilgisinin, Ukrayna halkının refah ve demokrasi eksiklerine karşı duyarlılığından kaynaklandığı masalına ikna edilen seçmen de tuttu popüler bir aktörü rekor oyla ülkenin başına seçti.

O da Batı ittifakının Putin'i tahrik etmek için NATO'nun genişlememe taahhüdünü çiğneyerek başlattığı Rus ruletinde ABD'nin yerine silahı Ukrayna'nın kafasına dayayıp tetiği çekmekte tereddüt etmedi.
Sonrasında olan biteni canlı canlı izliyorsunuz.
Ukrayna, Rusya ile ilişkilerini sürdürse Ukraynalılar için hayat bayram olurdu demiyorum. Ama şimdiki gibi dünyada cehennemi yaşamayacaklardı, o kesin.
Baksanıza, milyonlarcası evlerini terk etmek zorunda kaldı, aileler dağıldı, çocuklar kayboldu.
Alman basınından Welt'in dünkü "Almanya'daki genelevlerde çalışan kadınların yaklaşık yüzde 50'si artık Ukraynalı kadınlardan oluşuyor" haberi, geleceği Batı ittifakının radarında olan tüm halklara ibret olmalı.

***

DOBRA PAPA
Katoliklerin ruhani lideri Papa Fransuva, Singapur'dan Roma'ya dönüş uçuşunda yaptığı konuşmada ABD seçimleriyle ilgili kitabın ortasından konuştu. Diplomasi yapmadı.
Kamala Harris'in kürtaj hakkını savunmasını, Donald Trump'ın ise göçmen karşıtı politikalarını eleştirdi.

Papa, göçmenleri hoş karşılamamanın "büyük" bir günah olduğunu söylerken, kürtaj yaptırmanın ise "suikast"a benzediğini iddia etti.
İki politikanın da yaşam hakkına karşı olduğunu belirten Papa, kasım ayında oy kullanacak olan ABD Katoliklerinin "daha az kötüyü" seçmek zorunda kalacaklarını söyledi.
Farklı gerekçelerim de olsa Papa'nın adaylarla ilgili "Yok birbirlerinden farkı" çıkışına katılıyorum. En heyecansız ABD seçimi olacak.

***

İZMİR'E YAZIK ETTİLER
2000'lerin başına kadar İzmir yaşayan, şıkır şıkır bir şehirdi.
Canlılıkta İstanbul'la yarışırdı.

Son 20 yılda adeta şehrin üzerine bir karabasan çöktü. 90'larda terör nedeniyle aldığı yoğun iç göç, çarpık kentleşmenin ve rant kavgasının önünü açtı. Ülkedeki siyasi kutuplaşmanın konforuyla beceriksizliklerine göz yumulan yerel yönetimler de talana ortak oldu.
Yaşam, doğa mahvedildi. Şehir çirkinleştikçe çirkinleşti.
Işıltısı sönen İzmir bugün yalnızca Türkiye'nin suç oranında üçüncü şehri değil. Yukarıdaki fotoğraf, yerel yönetimin sanayi atıklarının ve kanalizasyonun dökülmesine göz yumduğu İzmir Körfezi'nden.
Değer miydi?