Geçen gün takside şoför arkadaşın radyodan dinlediği Galatasaray- Beşiktaş maçına kulak kabarttım. Yorumcular devre arasında sözleri tükenince sahada olan biteni bırakıp başladılar tribünlere oynamaya:
"Allah iyi ki Atatürk'ü başımıza armağan etmiş. O da Cumhuriyet'i kurmuş. Yoksa hâlimiz nice olurdu? Baksanıza Filistin'in hâline."
Atatürk'ün ve Cumhuriyet devriminin Filistin'in bugün içinde bulunduğu durumla ne gibi bir bağı var, "değinemiyorlar" tabii.
Tıpkı, cumartesi Atatürk Havalimanı'nda yapılması planlanan Filistin'e destek mitinginin zamanlamasını manidar bulan Türk basınının küfür duayeni gibi:
"O mitingi pazartesi günü de yapabilirdiniz. Ama siz 28 Ekim'i seçtiniz... Yazıklar olsun!"
Türk halkının Filistin duyarlılığının Cumhuriyetimize değmemesi, dokunmaması için kaç gün geçmesi gerekiyor mesela?
Londra'da, New York'ta bile 100 bin kişi Filistin için toplanmışken 29 Ekim'den önce aynı etkinliğin yapılması neden Cumhuriyet'e nispet oluyor?
Evet mantık falan hak getire...
Nasıl olsa memlekette Atatürk dedikten sonra saçmalamak sorun değil.
Muhtemelen de Filistin deyince akıllarına "Arap", "Şeriat" vs. gibi kalıplar geliyor. Olay ABD'nin "Ortadoğu" diye tarif ettiği Ön Asya'da geçiyor ya...
Sorsanız içinde sol grupların da etkin olduğu FKÖ'yü, El Fetih'i, Nobel ödüllü Yaser Arafat'ı falan "duymuşlardır" elbette. Ancak İsrail'in 75 yıllık işgal sürecinin bugün Filistin'de yönetimde olan "İslamcı" Hamas'a karşı başladığını sanıyorlar.
Ve anayasal olarak bir devlete sahip İsrail'in Filistin'i laik olmadığı için işgal edebildiğini düşünüyorlar.
Ama biliyorum... Bu vasatlığı, Cumhuriyet'i karikatürize eden goygoyculuğu eleştirince, "Ne oldu, Atatürk'ün adından rahatsız mı oldun" diye şartlı refleks verecek bir kitle yarattılar. Pazar bu.
Oysa örgütlediği Kurtuluş Savaşı tüm mazlum halklara ilham olan Atatürk'ün adının, İsrail-Filistin meselesinde emperyalistler yanında konumlandırılması asıl Atatürkçüleri rahatsız etmeli.
Yazdıklarımın duvara çarpıp döneceğinin farkında olsam da yine tekrar edeyim:
Çocuk da değilim ruh hastası da... Tarihe mal olmuş siyasi liderlerin adını duyunca neden rahatsız olayım?
Ne var ki ta 11 Kasım 1938 sabahından beri Cumhuriyet'in, siyasetin, basının sırtına bir asalak gibi yapışanların bende yarattığı tek his, biraz mide bulantısı. Biraz da acıma...
***
YOK BÖYLE PİŞKİNLİK
İsrailli Haaretz Gazetesi, üçüncü haftasına giren İsrail- Filistin savaşında ilk günden beri örnek bir gazetecilik yapıyor. Filistinli Gazeteciler Sendikası'nın verilerine göre bugüne değin 20 gazeteciyi öldüren Netanyahu yönetiminin ağır baskısına rağmen cesur tavırları takdire şayan.
Gazetenin yazarı Gideon Levy'nin, İsrail'in Filistin işgaliyle ilgili dün sosyal medyada yayılan sözleri de bugünün tarihine düşülen güçlü bir şerh niteliğinde:
"Tarihte birçok işgal biliyorum, ancak işgalcinin kendini yegâne 'mağdur' gösterdiği hiçbir işgal hatırlamıyorum."
Eski başbakanları Golda Meir'in "Yazık bize" sözlerini hatırlatan yazarın şu cümlesiyse adeta kurşun gibi:
"Bizi çocukları öldürmek zorunda bırakan Arapları asla affetmeyeceğiz!"
***
GÖZLERİNDEN ÖPÜYORUM GRETA
Batı Bloku, İsrail'in Filistin'de devam eden soykırımı karşısında topyekûn Netanyahu'nun arkasında saf tutmuş durumda.
Tarihe, Gazze'de çoluk çocuk sivilleri katleden, hastaneleri, okulları, camileri, kiliseleri bombalayan İsrail'in yardakçıları olarak geçtiler bile.
Tesellimiz sokakların, caddelerin dilinin iktidarların dilinden çok farklı olması.
Sağcısı, solcusu, Müslüman'ı, Hıristiyan'ı, çevrecisi Filistin halkı için ayakta. Öyle ki, aklı başında, vicdan sahibi Yahudilerin de tepkisini çeken, "Gazze'nin yanındayım" dedi diye Greta Thunberg'i okul müfredatından çıkartan İsrail ise yapayalnız.