Dışarıdan nasıl göründüğünüzü bir bilseniz

Sinirlendiği için kavgaya tutuşan, tartışan insanların telefonlarına sarılıp olan biteni bir yönetmen hassasiyetiyle kaydetmeleri bana trajikomik geliyor.
Black Mirror dizisinin yıllar önceki bir bölümünde de dünya aynen böyle tasvir edilmişti. Ancak orada zombiler, hipnoz altında görünüyorlardı. Bizimkiler gayet "bilinçli!".
Görüyorsunuz, herkes elindeki telefonla önce sosyal medyada görülecek mahkemeyi kazanmak için delil toplama peşinde.
Sonrasında da zaten yargı devreye giriyor. Ivır zıvır itişmeler kakışmalar dava konusu oluyor.
Verilen kararlarda sosyal medyadaki yargısız infazların ne kadar etkili olduğu ise üzerinde ciddiyetle durulması gereken bir konu.
Elbette bu kolektif delilik de geçecek. İleride dönüp hâlimize güleceğiz. Ancak yükselen modanın toplumsal dokumuza ve kamuoyunun güven hissine verdiği zararın neresinden dönsek kârdır.
İlgililer, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın dün adli yıl açılışında yaptığı uyarıyı kulaklarına küpe yapmalılar:
"Adalet mahkeme salonlarında tecelli eder. Sokağa, televizyon ekranlarına ve sosyal medya mecralarına taşınan adalet, hukuka olan güveni zedeler ve zamanla yok eder.
Eline mikrofonu veya klavyeyi alan birilerinin, mahkeme kararlarını kendi arzuları ve ideolojik aidiyetlerine göre eğip bükerek yorumlaması, hatta daha da ileri giderek hüküm vermesi doğru değildir.
Bu tür şımarık hezeyanlar, hem adalet sistemine hem de sistemin fedakâr mensuplarına karşı yapılmış büyük bir haksızlıktır, saygısızlıktır. Günümüzde sayıları giderek artan 'sosyal medya mahkemelerini' toplumumuzun birliği, dirliği, huzuru ve iç barışı açısından büyük bir tehdit ve tehlike kaynağı olarak görüyoruz."

***

KUMAR MASASI DEĞİL MİYMİŞ?
İlk tur öncesi Kılıçdaroğlu'nun seçimi kazanması durumunda ülkenin bölüneceğini söyleyen Ümit Özdağ'ın CHP lideriyle masaya oturup bakanlık pazarlığı yaptığı ortaya çıkmıştı.
Özdağ dün Kılıçdaroğlu'nun, masadaki diğer ortaklarından habersiz kendisine verdiği sözleri madde madde açıkladı:

"En önemlisi İçişleri Bakanlığı, bunun dışında konuştuğumuz bakanlıklar Milli Eğitim Bakanlığı ve Kültür ve Turizm Bakanlığı'ydı. İlk kez açıklıyorum... Milli İstihbarat Teşkilatı'nı da konuştuk. İçinden gelen birinin başkan seçilmesi gerektiği konuşuldu."
Evet, zar düşeş gelmeyince hep beraber kaybettiler.
İyi Partiler, HDP'liler, masaya bir bile koymadan dört, beş almaya hazırlananları gördükçe ne hissediyorlardır sizce?
"Kumar masası" tanımlarını abartılı bulan, hatta hiddetlenen seçmenlerin, oylarıyla nasıl bir kumarı finanse ettiklerini anlamaları için daha ne olması gerekiyor?

***

UFO: UZAYLI FALAN OLABİLİR
ABD Savunma Bakanlığı, hükümetin "tanımlanamayan uçan cisimler" (UFO) hakkında resmi olarak gizliliği kaldırılmış bilgilerin sunulacağı yeni web sitesini hizmete açmış.
9/11 ya da Kennedy suikastı gibi dosyalar üzerindeki gizliliği kaldıracak değiller ya...
Yaklaşan seçimler öncesi seçmene oyalanacağı "yeni korkusunu" pompalamaya çalışıyorlar, o kadar.
Seçim sürecinde Trump'ın uzaylıların adamı olduğunu falan duyarsanız şaşırmayın?

***

İYİ DE BİZE NE MEHMET BEY?
Oyuncu Mehmet Aslantuğ, aklımda Ahmet Kaya'nın linç edildiği o meşhur gecedeki sağduyulu tavrıyla, sürüye uymamasıyla yer etmişti.
Son günlerde ise yıllardır kafamızda oluşan işinde gücünde sanatçı imajına jilet atmakla meşgul.

Büyük büyük oynadığı videolar çekip özel hayatıyla, mahremiyle ilgili kendisinde kalması gereken hislerini ifşa ediyor.
Hepimizin sorunu kendimizi çok önemsememiz. Ama olgun bir sanatçının bu zaafıyla daha centilmence baş etmesini beklemek hakkımız değil mi?
Acaba eskiden de mi rol yapıyordu yoksa zamanla mı değişti?