PKK'nın Leninist parti modeline uygun olarak 90'ların başında siyaset sahnesine çıkardığı yasal kanadı HEP, CHP geleneğinden siyasiler tarafından kuruldu.
PKK propagandası yaptığı için yargıyla başı belaya giren HEP sık sık isim değiştirerek yoluna devam etti. DEP, DEHAP, HADEP, BDP derken son seçimlerde HDP olan adlarını Yeşil Sol Parti olarak değiştirdiler...
Gelen kulis haberlerine göre ilk kurultayda yeniden isim değiştirerek "üç harflilere" döneceklermiş.
Hangi ismi alırlarsa alsınlar etnik temelli siyasetleriyle Türk demokrasisini dinamitlediler. Çünkü bu arkaik argüman üzerinden PKK terörünün varlığına gerekçeler üreterek şiddeti meşrulaştırdılar, merkezileştirdiler.
CHP şimdi, tıpkı 90'larda olduğu gibi yine bir sıkışma yaşıyor. Parti içi muhalefet tarafından örgütü mezhepsel aidiyetler üzerinden şekillendirdiği iddia edilen Kılıçdaroğlu gitmemekte kararlı görünüyor. Rakibi İmamoğlu'nu çantada keklik olmayan İstanbul seçimlerinde aday yaparak saf dışı bırakmayı hedefliyor.
Ne var ki İmamoğlu, Kemal Bey'in aday yaparak tasfiye ettiği Muharrem İnce'nin akıbetinden ders çıkartmış. Ve genel başkanlık koltuğunun CHP'deki tufan sonrası su üstünde kalacak tek makam olduğunu biliyor. "Kemal Bey kalırsa İstanbul'u kazanamayız" diyor.
Tarafların ve ekiplerin beş yıllık muhalefet rantını kimin yiyeceği kavgasının uzlaşıyla sonuçlanması zor görünüyor.
Taraflar için hayat memat meselesi olan bu kavga umarım CHP'nin bölünmesiyle ve Türk siyasi hayatında mezhep temelli bir partinin ortaya çıkmasıyla sonuçlanmaz.
***
PARA HARCAMA KRİZİ
Lüks tatil beldelerindeki yoğunluktan, tıklım tıklım restoranlardan, trafikten örnekler verip "Ne krizi" falan demeyeceğim.
Dolardaki, gayrimenkuldeki artışla parasına para katanların har vurup harman savurması normal.
Ne var ki dar gelirli, maaşlı kesim de mallar pahalanacak diye elindeki avucundaki parayla bir şeyler almanın derdinde. Kıyafet, ayakkabı, beyaz eşya, artık ne olursa...
Üretim ve tüketim alışkanlıklarımızın manipüle edildiği pandemiden beri en kârlı pazar olan lojistik sektörü siparişlere yetişmekte zorlanıyor.
Piyasadaki arz-talep dengesini dinamitleyen sıradışı hareketlilik sürdükçe müteşebbis bir ay önce 59 TL olan duş jelini 216 TL'den satışa sürmüş garip mi?
***
MİNİMALİZM
Bir belgeselden öğrendim, ABD'de bir evde ortalama 300 bin parça eşya varmış.
Deliliğe bakar mısınız? Bu tüketim pandemisine kaynak mı dayanır?
Aradaki kişisel gelişim mesajlarına katlanırım diyorsanız, daha az tüketip hafifledikçe kendinizi daha iyi hissedeceğinizi anlatan "The minimalist/Less is now" belgeselini tavsiye ederim.
Ben izledikten sonra evdeki 4 koli eşyamdan kurutuldum.
***
2081 Mİ?
"Ehliyetine 2081 yılına kadar el konulan şoförün kullandığı taksi, son 3 ay içinde 3. kez ehliyetsiz aynı şoför kullanırken TUDES kapsamında işlem görmüş ve emniyet birimlerince trafikten men edilmiştir."
***
ÇAKARLI GAZETECİLER
Eğer önümüzdeki dönem ulusal bir tasarruf seferberliği başlatılacaksa devlet bu işe radikal şekilde öncülük etmeli.
Makam araçlarının sayısının minimuma indirilmesi, kendilerinden tasarruf beklenen dar gelirli çoğunluğun görmek istediği hareketlerin başında geliyor.
Hem bir görgüsüzlükten de kurtulmuş oluruz.
Zira çakarlı makam arabalarıyla gezen gazetecilerin bile olduğu bu sevimsiz hâl artık Türkiye'ye yakışmıyor.