Kusura bakmayın... Bugün de azıcık bile yüzü kızarmadan partisinin grubunda "Koltuk meraklısı bir kişi değilim" falan diyen ana muhalefet liderinin hezeyanlarından bahsetmeyeceğim.
Takılmış plak gibi, son olarak İzmir-Aydın karayolunda makas atıp 5 kişiyi öldürdükten sonra kaçan trafik teröristlerinden söz edeceğim.
Zira her yıl, insanlar yakalanmasın diye sokağa çıkma yasağı da dâhil olağanüstü tedbirlerle hayatı durdurduğumuz koronavirüsten katbekat fazla can alan, sakat bırakan, travma yaratan trafik kazası pandemisi kanıksanmış durumda.
Türkiye'de trafikteki ölüm oranlarının azaldığını söyleyenler var. Evet, yapılan yeni yollar sayesinde kısmen iyileşme sağlandı. Ne var ki hâlâ AB ortalamasının çok üstündeyiz. Dile kolay her yıl 200 bin can. Geride kalanlara, yarattığı toplumsal travmaya girmeyelim...
Yukarıdaki 2020 yılına ait tablo bunu açıkça gösteriyor. Bu verilerin pandemi nedeniyle trafiğin rahat olduğu bir dönemi yansıttığını da hatırlatayım. Türkiye'deki kazaların 147 bin 331'inin yerleşim yeri sınırlarında, 40 bin 193'ünün ise yerleşim yeri dışında gerçekleşmesi de önemli bir veri.
Çünkü bize trafik sorununun kent yaşamını güvensiz ve depresif kılan en önemli faktör olduğunu gösteriyor. Yaşam standardı dediğiniz başka ne ki?
Düşünün her yıl 30 bine yakın yaya, kırmızı ışıkta, kaldırımda, caddede araç çarpması sonucu hayatını kaybediyor. Hiçbir kural çalışmıyor.
Sürekli ilgili bakanlıklara çağrı yapıyorum ama farkındayım... Bence bu sorun da dokunulmaz denilen askeri vesayeti bile tarihe gömen Cumhurbaşkanı Erdoğan doğrudan el atmadan çözülemez.
Ulusal bir seferberlik başlatıp keşmekeşten çıkamaz mıyız?
***
SABRIMIZ TÜKENİYOR ELON
Elon Musk, Twitter'a getirdiği görüntüleme sınırlamasının geçici olduğunu söylüyor.
Twitter'daki manipülasyonu belirleyebilmek için ölçümler yapıyorlarmış.
Herkes kendisine kızgın.
Evet, aldığı onca tedbire rağmen manipülasyon ve bot hesapların etkinliği devam ediyor.
Ama yine müesses nizam karşısında konumlanışı nedeniyle Elon Musk'a açtığım krediyi tüketmedim.
Aslına bakarsanız Twitter'ın eski sahiplerini düşününce başka şansım-şansımız da yok.
***
KOÇ MÜZESİ TANJU BEY'İN AYAKKABILARINI DA ALACAK MI?
Koç Müzesi, CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'nun Ankara'dan İstanbul'a gerçekleştirdiği "Adalet" yürüyüşünde giydiği ayakkabılardan bir çiftini sergilemek üzere envanterine almıştı.
Şimdi bir başka CHP'li Tanju Özcan "Adalet" diyerek Bolu'dan Ankara'ya yürüyor...
Onun ayakkabıları da ilginizi çekiyor mu?
Çekmiyor mu?
"İktidara karşı olmayan siyasi tartışmalarda taraf olmayız" mı diyorsunuz?
***
AZİZ YILDIRIM KİME DİYOR?
"İktidarla kavga edilmez; biz kavga ettik ama FETÖ ile kavga ettik."
***
SATAN RAZI DA ALANI NE YAPMALI?
Rodos'ta bir garsonun, göğsüne kadar gelen tuzlu suyun içinde bata çıka ilerleyerek denizin derin alanlarına yapılan ahşap localara hizmet ettiği görüntüler Yunanistan'da infial yarattı.
İnsanlar "Kölelik bu" diyorlar.
Hükümet olayla ilgili soruşturma başlatmış.
Ne var ki adının açıklanmasını istemeyen garsonun "Böyle çalışmaktan gocunmuyorum. Bu sayede günde 200 euro'ya kadar çıkan bahşiş alıyorum" demesi tartışmayı bambaşka bir boyuta taşıdı.
Mekânın çalışanları da toplu hâlde şu açıklamayı yaptılar: "Biz ortaçağ şartlarında çalışmıyoruz. Eğleniyoruz ve çalışmaya hevesliyiz. Kimse bize şantaj yapmıyor ya da zorla bir şey yaptırmıyor. Biz görevimiz neyse onu yapıyoruz. Çok iyi çalışma şartlarımız var ve bunun maddi olarak da karşılığını alıyoruz."
Şimdi nasıl çıkacağız bu işin içinden?
Evet satan razı...
Düğümü çözecek olan da alanın rızası.
Ben böyle bir hizmet almaktan rahatsız olurdum.
Siz?