Nerede o eski 1 Mayıs’lar...
Eskiden 1 Mayıs'ların heyecanı, kavgası, gürültüsü aylar öncesinden başlardı.
Afişlemeler, yazılamalar yapılır, Taksim Meydanı'na çıkma andı içilir, valiliklerin gösterdiği alanlar yetersiz bulunurdu...
Hatta sendikalar, fraksiyonlar arasında yürüyüş kortejlerindeki sıra yüzünden kavgalar bile çıkardı.
1 Mayıs alanlarından canlı yayın yapardık...
Yarın gazetelerde iç sayfalarda 1 Mayıs haberi okursanız öpüp de başınıza koyun.
Zira "işçiden esen yel" yaprak bile kıpırdatmıyor.
Acaba bu ataletin sebebi, 1 Mayıs'ın bu sene Ramazan Bayramı tatiline denk gelmesi olabilir mi?
Baksanıza, bayram tatili trafiği İstanbul'da ta cuma mesai çıkışı saatinde başladı...
Muhtemelen sendika yöneticisinden beyaz yakalı örgüt sempatizanına kadar herkes dokuz güne çıkartılan tatilden istifade sahillere kaçtı.
Ama yıllardır artarak devam eden bir soğuma da var sanki...
Sol 1 Mayıs'lara karşı heyecanını kaybetti.
Hatırladığım kadarıyla ilk kırılma, dönemin Başbakanı Erdoğan'ın 2010 yılında Taksim'i 32 yıl sonra 1 Mayıs kutlamalarına açması ve bu günü resmi olarak bayram ve tatil ilan etmesiyle oldu.
Kanlı 1 Mayıs 1977'nin ardından 1978'de etkinliklere kapatılan meydanda coşkulu bir kutlama yapılmış, Başbakan da ertesi günü bu kutlama için "Hafızalara kazınacaktır, tarihte unutulmaz bir yer bulacaktır" demişti.
12 Eylül'den beri temel talebi "1 Mayıs yasallaşsın, Taksim açılsın" olan sol, bu sembolik hakkın işçi sınıfına Erdoğan tarafından verilmesine hazırlıksız yakalandı.
Hatta kimyası bozulup Taksim'e küsen de olmuştu.
O dönem Erdoğan'dan "lütuf" istemediklerini söyleyen bir sol partinin (galiba TKP'ydi) Londra'da alternatif 1 Mayıs düzenlediklerini hatırlıyorum.
Neyse bahane çok, muhtemel sebep de...
Mesela bize, liberalinden İslamcısına, komünistinden milliyetçisine kadar tüm ideolojilerin yasakçılık konusunda birbirinden farksız olduğunu belleten pandemiyi de unutmamalıyız.
Kesin olan, eski bayramlar gibi 1 Mayıs'ın da tadı yok.
***
EKREM BEY NE ADAY OLABİLİYOR NE BELEDİYE BAŞKANI!
Dün sosyal medyada İstanbul'da şoförü olmayan bir metrobüsün yolda son sürat ilerlerken kaydedilmiş vidosu elden ele geziyordu.
"Bu da oldu" dedirten görüntünün ardından Beylikdüzü'nden bir kaza haberi geldi. İki metrobüs çarpışmıştı. Yaralılar vardı.
Haber ajanslara düşünce, şoförsüz metrobüsün sırrı çözüldü. Anladığım kadarıyla şoförü, arızalanan metrobüsün aküsüyle uğraşırken araç kendi kendisine hareket etmiş, hızlandıkça da hızlanmış.
Bu nasıl bir başıboşluktur anlamak gerçekten mümkün değil...
Şehrin içinde trafikte muazzam hızlarla hareket eden bu tehlikeli aygıtlar, "Bilmem otobüs yürüdü gitti" diyen şaşkınlara mı emanet?
Üstelik tek bir vakadan bahsetmiyoruz...
Her gün yolda kalan, kaza yapan toplu taşıma araçlarının görüntülerini izliyoruz.
Üç yıl oldu, bu asgari sorunu ne zaman çözeceksiniz Ekrem Bey?
Koca kenti yönetmeye talip olup seçildiniz ama tüm enerjinizi cumhurbaşkanlığı yarışına harcıyorsunuz.
Önünüzdeki günlerde de Karadeniz'e gidecekmişsiniz...
Burada işiniz yok mu? Vaktiniz mi bol geliyor?
Kemal Bey'i, Mansur Yavaş'ı saf dışı bırakıp aday olabilecek misiniz bilmiyorum ama onu da belediye başkanlığınız gibi heba edeceğinizden şüphem yok.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- 60 günde Trump’ın elini kolunu bağlayacaklar (20.11.2024)
- Parsel parsel... (18.11.2024)
- Bahçeli’nin Öcalan çıkışıyla balataları sıyırdılar (17.11.2024)
- Eyvah asgari ücret artıyor! (16.11.2024)
- Patronun çırakları (15.11.2024)
- Zulme karşı insanlık ittifakını genişletiyoruz (14.11.2024)
- Sanırsın Trump ABD’ye değil Türkiye’ye başkan seçildi (11.11.2024)
- CHP erken seçim diye diye erken kurultaya gidecek (10.11.2024)
- Yavaş’ı İmamoğlu medyası vuruyor (09.11.2024)
- Trump kazanınca kaybedenler (08.11.2024)