İki yıldır seyahat kısıtlamaları, kapanmalar derken küresel ticaretin, tedarik zincirinin, istihdamın, arztalep dengesinin çanına ot tıkandı.
ABD ve Avrupa ülkeleri gibi gelişmiş ekonomiler bile çok uzun bir aradan sonra yüksek enflasyonla mücadele ediyor.
Tüm yönetimler, kârının aslan payını "para satarak" elde eden küresel sermayenin faiz artırma baskısına direnmenin yollarını arıyor.
Çözümün, halen devam eden kısıtlamaları tümden kaldırıp dip yapan piyasalara can suyu vermekten geçtiği ortada...
Ne var ki günaşırı bir korona varyantı açıklanırken, siyasilerin cesur yapısal adımlar atmaları kolay değil.
Bize gelince...
Elbette, pandemi tsunamisi, enerji kaynakları kısıtlı, ekonomisi ithalata bağımlı olan Türkiye kıyılarına çok sert vuracaktı, vurdu da...
Hükümet destek paketleriyle, doğalgaz, petrol ve elektrik gibi kalemleri sübvanse ederek şoku vatandaşa mümkün olduğunca az yansıtmaya çalıştı.
Ardından gıda fiyatları başta olmak üzere hızla yükselen enflasyon karşısında dezavantajlı kesimlerin korunmasına öncelik veren bir politika izlendi. Asgari ücrete, tarihte eşine rastlanmamış bir oranda yüzde 50'yi aşan zam yapıldı.
Son olarak, emeklilere yüzde 30.5'lik zam yapıldığını açıklayan Cumhurbaşkanı Erdoğan, bahar ve yaz aylarında piyasalar canlanana kadar benzer enstrümanların devreye gireceğini söyledi.
Erdoğan'ın, rekabetin serbest piyasa koşullarının fazlasıyla dışına çıkılarak yapıldığı bu küresel ekonomik ortamı "savaşa" benzetmesini abartılı bulan muhalefetse aynı ezgiyi mırıldanıyor...
Bir yandan "Fiyatlar yine artacak ki" diyerek neredeyse işçiye, memura yapılan zamma karşı çıkan bir pozisyon alırken bir yandan da "çözüm belli" diyor...
Erdoğan'dan "direnmemesini", gecelik faizlerin yüzde 7500'lere vurduğu günlerdeki gibi "bilindik, kabul görmüş ekonomik yöntemlere" başvurmasını istiyor.
Sanki 20 yıldır küresel kurtlar sofrasında bu ülkenin haklarını savunan Erdoğan günü kurtaran çözümlerden bihabermiş gibi, "Faizleri artır olsun bitsin" diye akıl veriyor.
"Daha iyisi, ülkenin yönetimini verin, elimizde yeni nesil Kemal Derviş çok" diye söyleniyor.
Küresel fırtınanın daha da şiddetleneceği 2023'te bu siyasi aklın Türkiye'nin yönetimine geçtiğini hayal edebiliyor musunuz?
***
İMAMOĞLU VE YAVAŞ'A YENİ BİR RAKİP!
Yabancılara yönelik ırkçı söylemleri kamuoyunda tepki çeken Bolu Belediye Başkanı Tanju Özcan, dün Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu'na çıkışmış.
Özcan, kendisini yalnız bırakan, üstüne de "uyarı" cezası veren "büyüklerine" şöyle rest çekmiş:
"Beni uyaranlara ikinci uyarım... Sakın ha yanlış bir adayla çıkmayın. Öyle Ekmeleddin İhsanoğlu, Abdullah Gül gibi. Milletin sevgisini kazanamamış, milletin gönlünde taht kuramamış yanlış adamlarla seçime girmeyin. Ha girerseniz de 'Bu Tanju Özcan nereden çıktı kardeşim' demeyin!"
Bence popülaritesini hisseden Bolu Beyi "bahane" arıyor...
Ayrıca, "neden olmasın?"
Öyle ya Özcan da Kemal Bey'in her konuşmasında "mesaj" gönderdiği Ekrem İmamoğlu ve Mansur Yavaş gibi belediye başkanı...
Ve bence en az onlar kadar parlak.