Yeni ekonomik pozisyonumuz nedir?
Merkez Bankası dün faizleri 100 puan düşürdü. Karar öncesi kısa süreli bir düşüş yaşayan dolar, MB'nin geçen seferki 200 puan faiz indiriminden sonraki gibi fırladı.
Merkez Bankası ayrıca, aralık ayında da faiz indirimi yapacağının sinyallerini verdi. Piyasalar da bu durumu, dövizin yükselişinin devam edeceği şeklinde okudu.
Dün olan biteni anlamak, önünü görmek isteyen pek çok kişiden telefon aldım.
Herkes, yüksek kurun, yakın vadede hangi hedefe ulaşmak için göze alınan bir maliyet olduğunu anlamak istiyor.
Uzun vadede faizleri minimuma indirme perspektifinden bahsetmiyorum. Zira faizin asıl bela olduğu konusunda piyasadaki bütün aktörler hemfikir.
Ancak dolar kuru artarken borsanın da yükselmesi gibi gelişmeler, içinde bulunduğumuz ekonomik pozisyona dair kafaları epeyce karıştırıyor.
En çok duyduğum teoriyi söyleyeyim... Dolardaki artışla patlayan ihracattan gelecek dövizin ekonomide bir denge oluşturması.
Şimdilerde ihracatçıların hallerinden çok memnun olmaları, "Çalıştıracak işçi bulamıyoruz" diye açıklamalar yapmaları da bu olasılığa delil olarak gösteriliyor.
Ekonomist değilim. Sadece okurlarımızın, herkesin merak ettiği bir soruya cevap ararken sesli düşünüyorum.
Ama tek işi bu olan Merkez Bankası Başkanı, gazetecilerin sorularını beklemeden konuşmalı. Eğer böyle bir hedef varsa, çıkıp öngörülerinin ayrıntılarını, gerekçelerini kamuoyuyla paylaşmalı. Yoksa da gerçek planını açıklamalı.
Çünkü dövize talepteki sıçramaların, ani talebin, "belirsizlik ortamından" kaynaklanan panikten beslendiği ve Türk Lirası'na operasyon çekip ceplerini dolduran spekülatörlerin işini kolaylaştırdığı ortada.
***
EVİM EVİM GÜZEL EVİM
Bir araştırmaya göre Türkiye'de toplumun yüzde 38'i zaruri ihtiyaç dışında dışarı çıkmıyormuş.
Çünkü Kovid-19 salgınının başlamasının üzerinden 20 aya yakın süre geçmesine rağmen toplumun sosyal faaliyetlere yönelik "yüksek risk algısı" devam ediyormuş.
Böyle giderse ev kedileri gibi dışarıda yaşamayı unutacağız.
***
HDP-PKK, KEMAL BEY'İN 'SAMİMİYETİNİ' TARTIŞIYOR
Kemal Kılıçdaroğlu'nun "Terörist olarak görmüyoruz. Halkını koruyan bir oluşum olarak değerlendiriyoruz" diye tarif ettiği YPG'nin yöneticisi Mazlum Kobani geçtiğimiz günlerde "Yeni CHP'den umutlu olduğunu" söylemişti.
Aynen, Kılıçdaroğlu'nun tezkereye "hayır" diyerek, Suriye ve Irak'taki PKKYPG'ye yönelik olası bir TSK harekâtını engellemekteki çabalarından ötürü...
Ne var ki, Meral Akşener'in "PKK'nın diğer yüzü" dediği HDP'nin Eş Genel Başkanı Mithat Sancar, dün "Kandil'i yıkarız" diye imaj düzeltmeye çalışan Kemal Bey'den "ümitvar" olmadığını açıklıyordu:
"Bir yandan tezkereye karşı çıkacaksınız, sonra da çok daha büyük bir tezkere gerektiren bir başka olayı gündeme getireceksiniz, bu yanlış."
Dağdakileri tezkere kararıyla ikna eden Kemal Bey'in ovadakilerle helalleşebilmek için yurt gezilerine Edirne'den başlaması faydalı olacaktır diye düşünüyorum.
En azından "samimiyetiyle" ilgili PKK-HDP cephesinde oluşan soru işaretlerini giderecektir.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- 60 günde Trump’ın elini kolunu bağlayacaklar (20.11.2024)
- Parsel parsel... (18.11.2024)
- Bahçeli’nin Öcalan çıkışıyla balataları sıyırdılar (17.11.2024)
- Eyvah asgari ücret artıyor! (16.11.2024)
- Patronun çırakları (15.11.2024)
- Zulme karşı insanlık ittifakını genişletiyoruz (14.11.2024)
- Sanırsın Trump ABD’ye değil Türkiye’ye başkan seçildi (11.11.2024)
- CHP erken seçim diye diye erken kurultaya gidecek (10.11.2024)
- Yavaş’ı İmamoğlu medyası vuruyor (09.11.2024)
- Trump kazanınca kaybedenler (08.11.2024)