Ey Diyanet, yok mu Fatih Bey’in damak tadına uygun bir fetvan?
Yeni Şafak'ın "Diyanet'ten midye karides fetvası: Helal değildir. Din İşleri Yüksek Kurulu, kabuklu deniz canlıları midye, kalamar, yengeç, ıstakoz ve karidesin helal olmadığına dair fetva yayınladı" haberi ortalığı ayağa kaldırdı.
Konuştuğum Diyanet yetkilileri, gazetenin yeni fetva gibi verdiği haberin, vatandaşın sorusu üzerine verilen eski bir cevap olduğunu söylüyorlar.
"Bir daha sorulursa da aynı cevabı veririz" diyorlar.
Ne desinler? Ne demelerini bekliyoruz?
Dinler yüzlerce yıldır aynı şeyleri söylemiyorlar mı?
Gelin görün ki ahalinin bir kısmı isyanda!
En çok da günlerdir Diyanet'e ver yansın eden Fatih Altaylı rahatsız görünüyor?
İnsan tepkisinin dozuna, ısrarına bakınca... Görgüsüzce Instagram profil fotoğraflarına koyduğu küçük bir servet değerindeki ıstakozları, jumbo karidesleri dinen caiz diye yediğini düşünüyor.
Ey Diyanet İşleri Yüksek Kurulu!
Yok mu bu mü'min kardeşinizin hayal kırıklığını giderecek, gönlünü ferahlatacak, sinirini alacak bir fetvanız?
Baksanıza, adamcağız küstü, sözünü ettiğim profil fotoğrafını değiştirmek zorunda kaldı.
Mesela yerine ne koysun?
Fatih Bey'in memleketinde, Van Gölü'nden çıkan bol havyarlı inci kefali meşhurdur.
Ne diyorsunuz?
Caiz midir?
***
OSMANLI TALİBAN MIYDI?
Afganistan'da yaşanan olaylarla ilgili her analiz, Türkiye'nin cumhuriyete geçiş süreciyle ilişkilendirilerek sonlandırılıyor.
İslamcı gazeteciler bile bu tarz çıkarımlar yapmaya başladılar.
Acaba Atatürk'ün Kurtuluş Savaşı'nda mücadele ettiği emperyalist devletlere mi Taliban diyorlar yoksa devirdiği Osmanlıya mı?
Biraz daha açsalar...
***
HASTA MAHREMİYETİ DİYE BİR ŞEY VARDI AMA...
Acılı ailesi "Yalan söylüyorsunuz, ayıptır, bırakın yasımızı yaşayalım" diyor...
Tıpkı hakkında "Aşıcıları kovdu, koronadan öldü" haberleri yapılan kızcağızın ailesi gibi...
Ne var ki, 49 yaşında koronavirüsten hayatını kaybeden Dr. Murat Tad'ın, çevresine Kovid-19'un aslında var olmadığını söylediği ve geliştirilen aşılar için de 'emperyalist oyun' dediği söyleniyor.
Duymuşunuzdur, koronadan ölen falanca hasta da meğer yakın çevresine maske takmam der dururmuş...
Sözü edilen kişilerin akıbetleri ve tercihleri arasında bilimsel olarak kanıtlanması mümkün olmayan bağlantılar kuran bu iddialar mahalle kahvesinden dedikodular değil.
Resmi yetkililerin, siyasilerin, hekimlerin açıklamalarından, yılların gazetelerinin haberlerinden söz ediyorum.
Pandemide mantık aramayı zaten bıraktık da... Peki ya ne oldu bizim o sorgulanamaz, yasalarla da korunan hasta mahremiyetine?
Hastanın durumuyla ilgili üçüncü şahıslara bilgi vermek bile kurallara tabiyken... Hayatını kaybeden bir hastanın tedavi protokolleri hakkındaki tercihleri, ilaçlar ya da koruyucu tedbirlere bakışı otopsi raporu gibi yayınlanır oldu.
Herhalde hasta yakınlarının, "ölen herkese korona teşhisi konuluyor" iddialarına rağmen otopsilere ara verildiği için olmalı.
İki yıl öncesine kadar şırıngayla kan alma görüntüleri bile RTÜK'e takılırdı. Artık yoğun bakımlardan "aşı da olacağım maske de takacağım" diye nedamet getiren hastaların röportajları ana haberlerin rutini...
Evet, titreyelim ve kendimize gelelim.
İnsanlık bir virüsle, salgınla ilk kez karşılaşmıyor.
Pandeminin ilk yılında belki anlayışla karşılanabilecek telaş ve panik halini bir an önce geride bırakmalıyız.
Zira hastalıkla mücadelede bir işe yaramadığı yetmiyormuş gibi, bilime, tıbba, hekimlerimize olan güvenimizi de sarsıyor.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- 60 günde Trump’ın elini kolunu bağlayacaklar (20.11.2024)
- Parsel parsel... (18.11.2024)
- Bahçeli’nin Öcalan çıkışıyla balataları sıyırdılar (17.11.2024)
- Eyvah asgari ücret artıyor! (16.11.2024)
- Patronun çırakları (15.11.2024)
- Zulme karşı insanlık ittifakını genişletiyoruz (14.11.2024)
- Sanırsın Trump ABD’ye değil Türkiye’ye başkan seçildi (11.11.2024)
- CHP erken seçim diye diye erken kurultaya gidecek (10.11.2024)
- Yavaş’ı İmamoğlu medyası vuruyor (09.11.2024)
- Trump kazanınca kaybedenler (08.11.2024)