Sertab doğmuş ya, artık ‘üremeye’ ne gerek var?
Yaz günü açık havada ağzına taktığı çift maskesi ve şapkası nedeniyle yüzü zor seçiliyor... Korkuyla karışık, nefretin hissedildiği sesi de değişmiş sanki...
O yaşam dolu, umut veren, kıpır kıpır şarkılarını dinlediğim kadın bu mu diye şüphe ediyorsunuz...
Ama evet, konuşan o, Sertab Erener! Şöyle söylüyor:
"Artık çocuk doğurmamamız, çoğalmamamız gerekiyor. Fareden beter olduk, onlar bile bizden daha az ürüyor olabilir."
Dün baktım, Sertab'ın sözleri, aslında kendine tahammül edemediği için uçakta ağlayacağı tutan bebeklere, annelerine, babalarına çıkışan tiplerden büyük alkış almış.
Bugün dünya üzerinde yaşanan gelir adaletsizliğinin nedeni olarak vahşi kapitalizmi, tüketim çılgınlığını değil de doğanın parçası insanoğlunun en temel dürtüsü olan çoğalmayı gören "sığlığa", sıkışmışlığa acil şifalar dilerim.
Umarım bir gün, gözlerini açan her bebeğin, bir çiçeğin başveren tomurcuğu ve fare yavruları da dahil, yeryüzünde yaşamın devam edeceğinin göstergesi olduğunu "hissederler".
Huzura kavuşurlar.
***
AÇILMAKTA BEREKET VAR!
Dün Denizli'den işadamı bir arkadaşım aradı. Sesi çok iyiydi.
"İşler yolunda galiba" dedim.
"Tek kelimeyle harika..." dedi, "Yatak siparişlerini yetiştiremiyoruz. Piyasada tüm sektörlerde hissedilir bir hareketlenme var. Seninle paylaşmak istedim."
Sevindim. 1.5 yıldır kasveti altında ezildiğimiz pandemi sürecinde nihayet umutlu sözler duymak içimi ferahlattı.
Muhalif dostumu bile umutlandıran hareketlenme, JP Morgan'ın son raporundaki öngörüleri de doğruluyor... ABD merkezli dev yatırım bankası, haziran başında Türkiye için büyüme tahminini yüzde 4.8'den yüzde 6.1'e çekmişti. Şimdi de yüzde 6.8'e yükseltti.
Banka raporunda, Singapur, Hindistan ve Brezilya ile Türkiye'yi salgın öncesi döneme en hızlı dönecek gelişmekte olan ülkelerden biri olarak gösterdi.
Turizme dair göstergeler de çok olumlu. Tatil bölgelerimiz dolup taşıyor. Geceliği maaşlarımızı geçen otellerde bile yer bulmak zor...
Haberlerde Kapıkule'den araç geçişlerinde tarihi rekorlar kırıldığının haberlerini alıyoruz...
Tavan yapması beklenen ihracatla uğraşan sanayicilerimizin ağzından "Bari dolar çok düşmese" türünden temenniler işitiyorum.
Dünya ekonomisinin dip yaptığı, piyasaların durma noktasına geldiği, İngiltere gibi devlerin bile ardı ardına resesyona girdiği, ilaç, sanal ticaret gibi birkaç alan dışındaki sektörlerin daraldığı dönem geride kalıyor gibi...
Bu hareketlilik, izolasyon tedbirleri nedeniyle sekteye uğrayan ve dünyanın çoğunluğunu oluşturan dar gelirlilerin istihdam edildiği sektörlere can suyu olacak.
Yeter ki, normalleşmenin umudu bile piyasalarda anında etkisini göstermişken, şu kadarcık açılımı hazmedemeyip sonbahar için kapanma senaryoları yazan felaket senaristlerine pabuç bırakmayalım.
Nerede hareket orada bereket.
***
DİYARBAKIR, ERDOĞAN'A HEP YARIYOR
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan da 1 Temmuz'daki açılım süreciyle birlikte eski "rutinine" dönmüş görünüyor.
1.5 yıllık sıkı izolasyon sürecinin ardından halkla buluşmak için yeniden sahaya indi. Dün de Diyarbakır'daydı.
Çok iyi görünüyordu. Neşesi, heyecanı gülen yüzünden okunuyordu. Teşkilatı da coşturdu.
Normalleşme sürecinin, Erdoğan'ın en iyi bildiği iletişime, halkla doğrudan, arasız diyalog kurmasına olanak tanıması kuşkusuz bu sinerjide çok etkili
Ama bence Diyarbakır'ın da özel bir payı var...
Zira bunca yıllık bir gazeteci olarak dikkatle takip ettiğim Erdoğan'ın Diyarbakır'a gelip de yüzünün asıldığına hiç şahit olmadım.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- 60 günde Trump’ın elini kolunu bağlayacaklar (20.11.2024)
- Parsel parsel... (18.11.2024)
- Bahçeli’nin Öcalan çıkışıyla balataları sıyırdılar (17.11.2024)
- Eyvah asgari ücret artıyor! (16.11.2024)
- Patronun çırakları (15.11.2024)
- Zulme karşı insanlık ittifakını genişletiyoruz (14.11.2024)
- Sanırsın Trump ABD’ye değil Türkiye’ye başkan seçildi (11.11.2024)
- CHP erken seçim diye diye erken kurultaya gidecek (10.11.2024)
- Yavaş’ı İmamoğlu medyası vuruyor (09.11.2024)
- Trump kazanınca kaybedenler (08.11.2024)