Bilim Kurulu'nun yayınladığı haritada mavi bayrak alan ve pek çok kısıtlamadan muaf olan Güneydoğu illerini, nam-ı diğer yeni Mavi Vatanımızı, kapsayan seyahatim için yola koyuldum.
İstanbul-Şırnak arası 1600 kilometre. Tek başıma direksiyon salladığım için onca yolu bir seferde tamamlamam yorucu olacaktı. Ben de 8 saatlik bozkır manzaralı ve 90'lar Türkçe poplu bir otomobil yolculuğunun ardından vardığım Mersin'de bir gün mola verdim. (Bu arada Nazan Öncel nerelerde?)
Evet, en son 2011 seçimlerini izlemek üzere geldiğim kentte her şey yine yerli yerinde... Mersin'in en önemli sorunu olarak aklımda kalan, çevre illerle kara yolu bağlantısı sorunu çözülmüş. Şehir merkezi düzenli, hava mis gibi...
Bir tek eksik var...
Akdeniz kıyısınca uzanan kentin bu harika atmosfere renk katan sıcakkanlı insanlar. Zira Mersin, Bilim Kurulu'nun haritasında turuncu ile gösterilen yüksek riskli illerimiz arasında. Günlerden pazar (dün) olduğu için de sokağa çıkma yasağı var.
Kaldığım otelde ve güzelim bahar havasında sokağa çıkan herkes maskeyle dolaşıyor. Polisler de geçen cumartesi hariç (artık ne olduysa) vatandaşların izolasyon tedbirlerine büyük oranda uyduğunu söylüyorlar. Mersin'in yayılmış yerleşimi, geniş ve ferah caddeleri, meydanları, muazzam sahili de insanların fiziki mesafelerini korumalarına yardımcı oluyor.
Kısacası Mersin'de her şey Bilim Kurulu'nun olmasını istediği gibi.
Yani cumartesi günü sokağa çıkma yasağı dışında tüm izolasyon tedbirleri uygulamada. Gelin görün ki şehir, Bilim Kurulu'nun haritasında, hemen yanı başındaki mavi renkli Güneydoğu illerinin aksine hâlâ turuncu renkte.
Açıklanan verilere bakılırsa, ne yazık ki Mersin'in önümüzdeki hafta en yüksek riskli ilan edilip kırmızıya dönme ihtimali de yüksek. Kısmi gevşemelerle biraz moral bulan esnafın en büyük korkusu da bu.
Yarınki durağım olan Güneydoğu illerimiz, Mersin'den neyi farklı yapıyorlar da özgürlüklerine kısmen kavuştular doğrusu iyice merak etmeye başladım.
Bilim Kurulu'muzun ilan ettiği yeni Mavi Vatan'daki izlenimlerimi hafta içinde bu köşeden okumaya devam edebilirsiniz.
***
BELKİ HABER İÇİN GEZMİYORUMDUR!
Yazımda kullanmak üzere Mersin'i sembolize eden birkaç kare yakalamak için Adnan Menderes Bulvarı'nın muazzam sahiline gittim.
Tam ışığı yakaladık diye sevinirken bir polis memuruyla karşılaştım.
O sormadan gazeteci olduğumu söyleyip basın kartımı gösterdim. Pandemi döneminde şehirlerle ilgili bir yazı dizisi hazırladığımı anlattım.
Genç memur basın kartım nedeniyle sokağa çıkmam mümkün olsa da haber için inceleme yapmamın Valiliğin iznine bağlı olduğunu söyledi.
İlginç bir durum diyerek yanından ayrıldım. Aramızda kalsın, yazmamak üzere bakıyormuşum gibi yaparak da çevreyi incelemeye devam ettim tabii!
Hâlâ "Acaba ben mi yanlış anladım?" diye düşünüyorum. Umarım açık deniz havası çarpmıştır da yanılıyorumdur.
Neyse, hem zaten özgürlüklerin Mersin'den daha geniş olduğu Mavi Bayraklı şehrimiz Urfa'ya gidiyorum...
Valilikten izin almadan rahat rahat yazabilirim sanırım.