Trump'ın tek, Biden'ın ise küresel merkez medya, yerleşik sermaye, ilaç şirketleri ve sosyal medyayı arkasına alarak girdiği ABD seçimlerinin sonuçları netleşmedi.
Şu ana kadar ortaya çıkan durum da seçim öncesi Biden'ın büyük farkla kazanacağını ilan eden anket şirketlerini yalanlıyor. Şaibeli posta oylarının sayılmaya başlamasıyla yarışın seyri Trump'ın aleyhine dönmesine rağmen mücadele kafa kafaya sürüyor.
Bizim buralarda kimileri "Bize ne ya ABD'yi kimin yöneteceğinden" gevşekliğini orijinal bir dış politika analizi olarak dillendirse de... 15 Temmuz'da ABD'de iş başında olan yönetimin temsilcisi Biden'la, darbeye karşı Türk halkının yanında olduğunu açıklayan Trump'ı bir kefeye koyup "Kim kazanırsa kazansın sonuç değişmez abi" yorumunu yapsa da küreselci koalisyon işi sıkı tutuyor.
2016 seçimlerinin ertesi günü, İstanbul'daki Trump Tower'da hazırlanan nüshasının manşetinden, kaybeden Hillary Clinton'ın kazandığını müjdeleyen Posta belki artık yok. Ama kısa bir süre önce ABD'deki Demokratlar ve küreselciler tarafından fonlandıkları belgeleriyle ortaya çıkan (kabul de ettiler) mecralar Biden'ın zaferini ilan ettiler bile.
***
Seçim sürecinin başından beri Demokratlar'a desteğini açık eden Twitter gibi sosyal medya platformlarında durum daha vahim.
Sayımı halen süren seçimlerde Biden'ın kazandığını duyurmak serbest. Trump taraftarlarının protestolarını ve itirazlarını seçime müdahale olarak yaftalayıp aşağılamak da...
Buna karşılık, seçimle ilgili Trump lehine iddiaları dile getirmek yasak! Öyle ki Twitter halen ABD Başkanı olan Trump'ın bazı seçim bölgeleriyle ilgili hukuki ve demokratik itirazlarını bile sansürlüyor!
***
Türkiye seçimlerinde PKK dahil "muhalefeti" destekleyeceklerini vaat ettiği için Biden'ı destekleyenler bu açık sansürden ziyadesiyle memnunlar.
Sorsan solcular, demokratlar, çağdaşlar... "Kabe'leri özgürlük", ifade özgürlüğü "olmazsa olmazları."
Ama bir adayın seçim sürecine dahil olan demokratik itirazlarının sansürlenmesini savunmayı bir çelişki olarak görmüyorlar.
Dün, şirinlik muskası olarak tanıdığımız bir "müzik insanı" bile Twitter'ı Trump'ı sansürlediği için açık açık tebrik ediyordu. Sonra utanıp tweet'ini sildiği için adını vermiyorum. Zira bu tavrın tarihe geçen bir rezalet olacağını fark etmek de önemli.
Ancak yıllardır gazetecilik gurusu pozlarında ifade özgürlüğü tiratlarını dinlediğimiz, şimdilerde ise sansüre gerekçeler bulmaya çırpınan Doğan Satmış'ın adını anmadan geçemeyeceğim.
Zira Twitter bile sansürüne gerekçe göstermekte Satmış kadar radikal değil. ABD Başkanı'nın mesajlarını "doğrulanmaya ihtiyacı var" gibi gerekçelerle izah etmeye çalışıyor.
Satmış'a göreyse Twitter müdahalesi rutin haline getirilmesi gereken editoryal bir hak. Twitter'ın hep bir tarafı kesen sansür bıçağı olmazsa olmaz!
Pes doğrusu!
Tebrikler Doğan Bey, bir çırpıda muhalefetin kendine demokratlığını, ifade hakkını yalnızca iktidarı alana kadar meşru gördüğünü, özgürlük vaadinin masal olduğunu ne güzel de özetleyiverdiniz.