Tahammül
Acaba Bodrumlular, yıllardır kanalizasyon, su kesintisi, arıtma, yol gibi sorunlarını çözemeyen dahası yemyeşil güzelim yarımadayı çirkin bir beton yığınına çeviren, denizi kirleten partiden niçin vazgeçemiyorlar?
Bu seçimde de Bodrum'un bugünkü halinden sorumlu olan Mehmet Kocadon'un partisi CHP'den birini seçtiler.
Yeni başkanla tanıştım. Genç ve samimi bir adam.
Hevesli de. Ancak Bodrum'un durumu ortada. Başkanın da mevcut işleyişle yapabilecekleri sınırlı.
Ankara'dan destek gelmezse gündelik hayat her geçen gün kötüye gidecek. Bu güzelim tatil cenneti de Marmaris gibi Kuşadası gibi garabete dönüşecek Bu soruyu sohbet ettiğim insanlara da soruyorum. "Niçin tercihinizi değiştirmiyorsunuz" diyorum?
İlk söyledikleri şu:
"AK Partili belediye gelirse içkiye sınırlama getirir. Barlara restoranlara içki ruhsatı vermez." Ne var ki özgürlük talebi gibi görünen bu gerekçenin sahipleri çok uzatmadan sözü başkalarının özgürlüğüne getiriveriyorlar:
"Zaten her tarafı türbanlılar sardı. Denize bile giriyorlar" diye yakınıyorlar...
Kendi yaşam tarzından farklı pratikleri olandan, Lost dizisindeki 'the others' (diğerleri, onlar) karakterleri gibi korku ve nefretle bahsedene özgürlükçü denilmeyeceği ortada.
Bu konumdakiler de kendileri gibi yaşamayan sekülerlere "the others" diye bakıyor.
Alkol fiyatlarındaki fahiş artışın evde içki yapımını tetiklemesi ve bunun da ölümlere kadar varan sağlık sorunları doğurması mı tartışılıyor?
En ortasından giriyorlar tartışmaya, kesip atıyorlar:
"Gebersin" diyorlar. "İçki zararlı, kötü bir şey niye içiyor zaten!" Bu bakış açısının da başkalarının tercihlerine saygıyı ve tahammülü barındırdığı söylenemez değil mi?
Avrupa'dan ABD'ye kadar dünyanın her yerinde herkes yanında yeninde kendisine benzemeyeni görmek istemiyor. Gidip cami basan manyak bile var.
Ve nüfuz hareketleri durulana kadar da bu çatışma farklı düzeylerde sürmeye devam edecek.
Bize düşen siyasetin popülizme sapıp iş yapmayan, çözüm üretmeyen bir mekanizmaya dönüşmesinden yakınırken önce dönüp kendimize bakmak...
Çünkü taleplerimizle, tercihlerimizle yakındığımız bu siyaseti biz şekillendiriyoruz.
Biz ne kadar akılcıysak o da o kadar rasyonel. Tahammül seviyemiz onun farklılıklara mesafesini de belirliyor.
Bereket bu topraklara özgü hoşgörü DNA'mıza öylesine iyi işlemiş ki, büyük hatalara düşmeden hâlâ bir arada yaşayabiliyoruz.
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Bu işlerde Mahir (22.11.2024)
- 60 günde Trump’ın elini kolunu bağlayacaklar (20.11.2024)
- Parsel parsel... (18.11.2024)
- Bahçeli’nin Öcalan çıkışıyla balataları sıyırdılar (17.11.2024)
- Eyvah asgari ücret artıyor! (16.11.2024)
- Patronun çırakları (15.11.2024)
- Zulme karşı insanlık ittifakını genişletiyoruz (14.11.2024)
- Sanırsın Trump ABD’ye değil Türkiye’ye başkan seçildi (11.11.2024)
- CHP erken seçim diye diye erken kurultaya gidecek (10.11.2024)
- Yavaş’ı İmamoğlu medyası vuruyor (09.11.2024)