Dünün gündemi Savunma Bakanı NurettinCanikli'nin, NATO toplantısında ABD Savunma Bakanı Mattis'le yaptığı görüşmeydi.
Bakanın aktardığına göre, Türkiye'nin PKK hassasiyetini anlattığı ABD'li mevkidaşı kendisine şöyle bir öneride bulunmuştu:
"YPG'yiPKK'ya karşısavaştırabiliriz!"Dün başta gençlerolmak üzere herkesbu sözleri ti'yealdı. Sosyal medyadaharika espriler yapıldı.
Oysaki bu sözlerçok uçuk olmadığıgibi, onları dillendirenMattis de kimilerimizindüşündüğü gibi olayaFransız değildi.
Şahin Bakan işler sarpa sarınca, çekimleri süren "Suriye'de PKK devleti" filminin senaryosunda "rasyonel" bir revizyon öneriyordu o kadar.
Filmin başına gidip bir iki ipucu (spoiler) verince siz de bana hak vereceksiniz...
***
Başlarda HDP, fiilen PKK'nın yasal kanadıydı...
Dolayısıyla kendisinden elinde silah olana göre daha ılımlı olması beklenirdi. Ne var ki HDP PKK'ya silah bıraktırmakiçin başlatılanÇözüm Süreci'ne neredeyse Kandil'den daha çok direnmişti.
HDP'li yöneticilerin bu yöndeki eleştirilere verdikleri cevapları gözünüzün önüne getirin...
O günlerde "Buradaki Çözüm Süreci Türkiye'ninSuriye'deki PYD'ye tavrındanbağımsız işleyemez" diyorlardı.
Yani Türkiye'den, ABD tarafından Suriye'nin kuzeyinde DEAŞ ile mücadelebahanesiyle kurulacakPKK devletini kabullenmesini istiyorlardı. Aksi halde PKK'nın Türkiye'de silahbırakması söz konusu bileolmazdı! Kandil'e gidip "sakın ha" diyen HDP'li gazetecileri, aydınları hatırlayın...
Aynı dönemde FETÖ figüranının bu sürece yönelik tavrını da unutmamalıyız. Örgüt, Kürt siyasilere yönelik provokatifpolis operasyonlarıyla bu projeyi baltalamak için çalışıyordu.
İşte o günlerde kamuoyu, 2003'te bir tabela örgütüolarak kurulanPYD-YPG ile tanıştı.
Plan işliyordu.
PKK hassasiyeti bilinen Türkiye'ye, kafalanacak solculara ve dünyaya "bunlaro teröristler değilisimleri YPG" denilecekti.
Bu pıtırcık örgütün, insanlığın ortak düşmanı olarak dizayn edilen DEAŞ karakteriyle mücadele ettiğine dair imaj kampanyası da başarıyla kotarılacaktı.
***
Evet, o Nasrettin Hoca fıkrasında olduğu gibi, kazandoğurdukça doğuruyor.
Bazılarımızsa ABD'ningüya sosyalist, antiemperyalistPKK'yı kendine köle ettiğineinanıyoruz ama... KCK,Kongre-gel, KADEK, PJAK,YPG vs. gibi son yirmi yıldatonla isim koyduğu PKK'yaYGP gibi yalandan bir kardeşdüşman yaratabileceğindenşüphe ediyoruz...
Derim ki, Mattis'in "YPG ile PKK'yı savaştırma" fantezisini resmen yalanlansa bile hafife almayın. Zira filmin finalinedair önemli bir tüyo olabilir; ağızdan kaçtılar bir kez...
Beni asıl şaşırtansa Kürt gençlerinin ya da kendine solcuyum, antiemperyalistim diyenlerin, Hollywoodyapımı bu çakma "DövüşKulübü"nde kendilerineşöhret aramaları...
Ölmeleri, öldürmeleri, kendilerine etmeleri... Tıpkı filmin aslındaki "rahat batan" ve işi kendisiyle yumruklaşmaya kadar vardıran Edward Norton karakteri gibi.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.