Bu iddiayı ilk olarak İyi Parti Lideri Meral Akşener ortaya atmıştı. "Hatay'da yabancılara toprak satılıyor" yalanı sosyal medyada çığ gibi büyüdü. İddialara göre Hatay'da topraklar hızla el değiştiriyordu. Gerçekten bu korkunç iddia, "Hatay'da baraj patladı" yalanı gibi toplumda hızla yayıldı. Peki gerçek neydi?
İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, basına yaptığı açıklamada, "1980 yılında Hatay'da yabancılara mülk satışı yasaklanmıştır. Aynı zamanda Bakanlar Kurulu'nun 2011 yılında aldığı bir karar çerçevesinde hazine arazilerinden bu tip mülk satışları tamamen yasaklanmıştır" dedi.
Çevre ve Şehircilik Bakanı Murat Kurum'un da benzer bir açıklaması çıktı ortaya. Şöyle diyordu Kurum: "Bu illerin tamamı kamu yararı ve ülke güvenliği açısından Bakanlar Kurulu'nun 27 Ekim 2008 tarihli kararıyla yabancıların taşınmaz mülkiyeti ve sınırlı ayni hak edinemeyecekleri alan olarak belirlenmiştir. Hatay, Kilis, Mardin illerinde yabancıların taşınmaz edinimi yasaklanmıştır."
Devletin en üst kademesinden çok net iki açıklama. Yabancılara ne özel ne de kamudan tek bir karış toprak satılmıyor. Peki bu açıklamalar birilerini tatmin etti mi? Veya açıklamaları okuyup özür dileyen olmuş mudur? Asla! Bugün baktım sosyal medyada yine bu yalanı bazıları yaygınlaştırmaya devam ediyor. Ve bu yalana inanmaya dünden hazır binlerce insan olduğunu görmek çok acı.
***
CUMHUR İTTİFAKI HATAY'DA
Cumhurbaşkanı Erdoğan ile MHP Lideri Bahçeli dün Kahramanmaraş ve Hatay illerinde depremden etkilenen bölgeleri ziyaret etti. MHP lideri, sosyal medyadaki bazı tetikçilerin "Bahçeli neden deprem bölgesine gitmiyor" şeklindeki tezviratına geçtiğimiz günlerde cevap vermişti. Bahçeli, "Dava arkadaşlarımız köy köy yardıma koştu. Biz şov peşinde değiliz. Çalışmalara engel olmamak için Ankara'dan sürekli takip ettim" demiş ve eklemişti: "Tüm illeri tek tek ziyaret edeceğim."
Erdoğan ile Bahçeli'nin deprem bölgesi ziyaretinin farklı anlamları da vardı mutlaka. Bildiğiniz gibi asrın felaketinin ilk saatlerinden itibaren inanılmaz bir kara propagandayla karşı karşıyaydık. Hâlâ da bitmiş değil. Şimdi de seçim tarihi üzerinden yeni bir yalan rüzgârıyla karşı karşıyayız. Hepsinin devleti zafiyet içerisinde göstermek için yapıldığını sanırım anlamayan yoktur.
Cumhur İttifakı'nın deprem bölgesi ziyaretinin bu açıdan anlamlı olduğunu düşünüyorum. Devlet yaraları sarıyor. Bir yıl içinde yeni şehirler bizi karşılayacak. Van'da, Elazığ'da, Giresun'da, İzmir'de, Kastamonu'da yaptılar. Yine yapacaklarına inanıyorum. Dün Hatay'da bu iradenin fotoğrafı vardı.
***
ARINÇ'IN İPİYLE KUYUYA İNEN MUHALEFETİN HALİ
Perşembe günü yayınlanan yazımda muhalefeti uyarmış ve "Bülent Arınç'ın AK Parti'de bir özgül ağırlığı falan yok. Arınç ne derse tersi yapılmalıdır. Erken seçim konusunda muhalefet, Arınç'ın gazına gelmesin" demiştim. Maalesef dinletemedim. 6'lı Masa ve yandaş medyası ısrarla Bülent Arınç'ın açıklamalarını AK Parti'nin kurumsal görüşü gibi lanse etti. Peki sonuçta ne mi oldu? İktidar kulislerinde 14 Mart ve 18 Haziran tarihleri ciddi ciddi tartışılmaya başlandı. Arınç ile birlikte hareket edip seçimleri kasım ayına alarak zaman kazanacağını düşünen muhalefet bir kez daha hayal kırıklığına uğradı.
Erdoğan depremde yıkılan ülkesinin yaralarını sarmakla meşgulken birileri böyle operasyonlar çekiyor. Bunu da ellerine yüzlerine bulaştırıyorlar.