Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın AFAD merkezinde yaptığı konuşma, "85 milyon tek yürekolma günüdür" sözleriyle son buluyordu. Erdoğan'ın açıklamalarıyla yaşadığımız felaketin boyutlarını anlamaya başladık. Dün sabah "Yüzyılın Felaketi" ile uyandık. 1939 Erzincan depreminden bu yana en büyük depremle sarsıldık. Kahramanmaraş'ın Pazarcık ilçesi merkezli 7.7 büyüklüğündeki deprem 10 ilde hissedildi. Ardından öğle saatlerinde yine Kahramanmaraş'ın Elbistan ilçesinde 7.6 büyüklüğünde bir deprem daha yaşandı.
Sabaha karşı saat 04.17'de, insan uykusunun en derin olduğu saatlerde, dondurucu soğuğun etkisini hissettirdiği bir anda geldi bu büyük felaket. Yüzlerce bina yıkıldı ve enkaz altında yüzlerce can kaldı. Göçük altında kalanlar sadece üzerine çöken betonla değil soğuk nedeniyle hipotermi tehlikesiyle karşı karşıya. Allah yardımcıları olsun.
Hangi siyasi partiden olursa olsun belediyeler, AFAD, jandarma, polis, Kızılay, UMKE ile devlet bu felakete zamanında müdahale etti. Sabahın altısında 13 bakan canlı yayında açıklamalar yapıp deprem bölgelerine dağıldı.
BİRLİK OLMA GÜNÜ
İnsan hayatında geleceğe yönelik birçok öncelikler olabiliyor. Hayata dair sayısız plan yapılıyor. Ama gelin görün ki kader konuşunca insan susuyor. Böyle büyük felaketler bütün önceliklerimizin, planlarımızın, hedeflerimizin önüne geçiyor.
Bu tür felaketler toplumları birleştirir. Dün bunu gördük. Bütün yurtta yardım kampanyaları başlatıldı. STK'lar deprem bölgesine akın etti. İnsanlar dondurucu soğuğa ve artçı sarsıntılara aldırmadan göçük altında kalanları çıkarmak için elleriyle molozları temizlemeye çalıştı.
Biz de en azından deprem bölgesinde yaşayan akrabalarımızı, dostlarımızı ve sevdiklerimizi arayabilir, "Senin için neyapabilirim?" diyebiliriz. İmkânlarımızı onlarla paylaşabiliriz.
Bir de hatırlatma: Böyle acılı günlerde bile insanların arasına nifak sokmaya, toplumu birbirine düşürmeye çalışanlara fırsat vermeyelim. Sosyal medya ne yazık ki onlarla kaynıyor.
DEPREM DEĞİL BİNA ÖLDÜRÜR
Kahramanmaraş depremiyle "Deprem öldürmez, bina öldürür" gerçeğiyle bir kez daha yüzleştik. Son 20 yılda kentsel dönüşümde çok büyük adımlar atıldı. Bazı şehirler ve ilçeler yeniden kuruldu. Ama yine de kayıpların önüne geçemedik. Şehirler yeniden kurulurken kurallardan hiç taviz verilmemeli. Cezalar çok caydırıcı olmalı. Kaçak yapılaşmaya ve uyanık müteahhitlere asla göz açtırılmamalı.
Peki şimdi ne yapacağız? Önce kayıpların az olması, artmaması için dua edelim. Sonra devletimize güvenelim. Yaralar hemen kapanmasa da sarılacaktır.
İçimiz yanıyor ama elbette bugünleri de atlatacağız.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.