6'lı Masa'nın aktörlerinin tansiyonu yükselttiği şu günlerde İngiliz merkezli The Economist Dergisi, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a adeta savaş ilan eden bir kapak dosyası hazırlamış. 2018 seçimlerinden önce de benzer bir kapak konusuyla sahneye çıkan The Economist, 5 yıl sonra yine Erdoğan'ı diktatörlükle suçluyor ve 6'lı Masa'ya bazı seçim taktikleri veriyor.
Hezeyanlar ise hiç yabancı değil. 6'lı Masa'nın aylardır tekrarladığı iddiaları bu kez The Economist'in sayfalarında okuduk. Nerede bir Türkiye düşmanı varsa 6'lı Masa'nın yanında pozisyon alıyor. Artık bu durum bizi hiç şaşırtmıyor.
ABD Başkanı Biden, Beyaz Saray'a çıkmadan önce "Türkiye'de muhalefeti desteklemeliyiz" demişti. ABD'nin eski Ulusal Güvenlik Danışmanı John Bolton ve AP Türkiye raportörü Kati Piri de benzer şeyler söylemişti. FETÖ ve PKK da bunlarla aynı çizgide.
Peki Türkiye'de seçim sonuçlarını bunlar mı belirliyor? Bu sorunun cevabını dün Cumhurbaşkanı Erdoğan verdi: "Türkiye'nin kaderini İngiliz dergisi mi tayin ediyor? Benim milletim tayin ediyor. Benim milletim ne derse Türkiye'de o olur."
Eskiler, "Fitne zamanında düşmanın oklarını takip edin" der. Bu sözün ne kadar anlamlı olduğunu şimdi daha iyi anlıyoruz. Çünkü tüm Türkiye düşmanlarının okları Erdoğan'a yönelmiş durumda.
Economist Dergisi, 12 seçim kazanmış bir siyasetçiye böyle saldırmak yerine keşke kendi ülkesinde Brexit sonrasında yaşanan ekonomik ve siyasi krizlere sayfalarında yer verseydi. Keşke yüzyıllardır ülkelerini yöneten İngiltere krallığını ve skandallarla sarsılan kraliyet ailesini de tartışmaya açsaydı
Aslında çok çaresizler. Onlar saldırdıkça Türkiye büyüyor ve güçleniyor. 2023 planları da çöktü. Bu kadar saldırganlaşmalarının nedeni de bu. 14 Mayıs'ta mührü elinize aldığınızda The Economist'in kapağını mutlaka hatırlayın!
***
6'LI MASA EĞLENCE KONUSU OLDU
Cumhurbaşkanı Erdoğan, seçim tarihini 14 Mayıs olarak açıkladı. Şimdi gözler 6'lı Masa'da. "Seçim tarihi belli olsun, adayımızı bir gün sonra açıklayacağız" demişlerdi. 4 gün oldu hâlâ ses seda yok. 6'lı Masa'da adaylığa en istekli isim olan Kılıçdaroğlu, "Kim seçilirse partisinden istifa etmelidir" demeye başladı. Adaylığın sürpriz isimlerinden biri olan Ali Babacan ise konuştukça batıyor.
Masanın 26 Ocak'ta yeni bir toplantısı var. Meral Akşener toplantı öncesi liderleri tek tek ziyaret ederek nabız yokluyor. Büyük ihtimalle "Kılıçdaroğlu'nu nasıl devre dışı bırakabiliriz?" sorusuna cevap aramışlardır. Bulabileceklerini zannetmiyorum. Kendi tabanları ve medyası da bu toplantılardan ümidini kesti.
"Toplantıdan bir aday çıkar mı?" gibi bir beklenti artık kalmadı. Zaten kimsenin de ilgisini çekmiyor. Bir yandan "tek adam" eleştirisi yaparken diğer yandan "altı tane egosu şişmiş tek adam"la ülkeyi yönetebileceklerini zannediyorlar. 6'lı Masa'nın maceraları pembe dizilerden bile daha sıkıcı hale geldi. Sonunu da artık kimse merak etmiyor.