Bütün Türkiye siyaseti, 6'lı masadan bir cumhurbaşkanı adayının çıkmasını bekliyor. Oysa tarihteki yuvarlak masalara bakıldığında kimsenin masadaki diğer insanlardan farklı olmadığı görülecektir. Yani bu masadan bir başkan adayı çıkması kolay değildir. Çünkü masadakilerin hepsi eşittir.
Tarihte bilinen ilk yuvarlak masa, İngiliz Kralı Arthur'un 12 şövalyeli yuvarlak masasıdır. Bu masa herkesin eşitliğini vurgulamak için ayaksız ve başsız yapılmıştır. Masaya oturmayı hak eden şövalyeler çok özenli davranırlardı. Zorbalık ya da cinayet yasaktı. Hainlikten kaçınmak şarttı. Zalim olmamak ve herkese merhamet göstermek yuvarlak masa şövalyelerinin olmazsa olmazıydı.
6'lı masa ile Kral Arthur'un masası arasındaki fark, bir kadının yani İyi Partili Meral Akşener'in de masaya oturtulmasıdır. Şövalyelerin masasında kadın yoktur ama hanımefendilere de zorbalık yapmama şartı vardır. Masaya oturanlar, insani zaafların, aşka düşmenin, zengin olmanın, yanlış amaçlı savaşlara destek vermenin yasak olduğunu bilirler.
NANKÖRLÜK YAPILMAZDI
6'lı masa, eğer İngiliz tarihinin yuvarlak masa şövalyelerine bakarak davranışlarına yön verecekse, Türk siyasetinde yeni bir muhalefet anlayışı oluşabilir. Söylentilere göre bizim 6'lı masanın altında, biri FETÖ'nün, diğeri PKK'nın olmak üzere iki farklı ayak daha vardır. Oysa Kral Arthur'un yuvarlak masasının altına "şeytan" bile giremez. Masanın çevresindeki şövalyeler ise başları dik, gözleri açık, ihanete imkân vermeyen ve defterlerinde "nankörlük" yazısı olmayan isimlerdir. Oysa Kemal Kılıçdaroğlu'nun yuvarlak masasında Tayyip Erdoğan'ın başbakan ve bakan yaptığı isimler ona karşı oyunlar oynamaktadır.
Burada Türk siyaseti ile İngiliz siyaseti arasındaki fark da ortaya çıkıyor. Muhalefetin hiçbir çözümü olmaması, iktidara alternatif planlar yapamaması, Türk muhalefetinin ana özelliklerindendir. Oysa 1200'lü yıllardan beri İngiltere'de muhalefet daima ciddi bir alternatif oluşturmuştur.
Kemal Kılıçdaroğlu'nu Kral Arthur'a benzetmek pek mümkün değildir. Çünkü Kral Arthur efsanelere göre 1.90 boyunda, yakışıklı, cesur ve çok kuvvetli bir kişidir. Üstün niteliklerine rağmen kendini yuvarlak masa şövalyeleriyle eşit görürdü. Sonuçta İngiliz demokrasisini örnek almak istersek ayaksız ve başsız yuvarlak masanın etrafına toplanmış şövalye ruhlu siyasetçiler görmeliyiz. Bu tipleri değil.
***
BABAMIN SEVGİSİNE HİÇ DOYAMADIM
Benim babam CHP'nin bakanıydı. 1950 seçimlerine gidilirken Cumhurbaşkanı İnönü, Başbakan Şemsettin Günaltay ve bakanlar parti meclisinde toplantı yapmışlar. İçişleri Bakanı Emin Erişirgil, Türkiye haritası üzerinde CHP'nin güçlü olduğu ve kazanacağı yerleri işaret etmiş. Bakanın gösterdiği haritada her yer CHP'liymiş. Babam da şaka olsun diye, "Emin Bey ya söylediklerinizin tam tersi çıkarsa" demiş. Herkes gülmüş, babamla eğlenmişler. "Partine hiç güvenmiyor musun?" demişler. 14 Mayıs 1950 seçimlerinde babamın söylediği doğru çıkmıştı. Gülerek anlatırdı.
Ben de bütün çocuklar gibi babamın sevgisine hiç doyamadım. Özlemim hiç bitmedi. Bütün babaların Babalar Günü kutlu olsun.