Siyasette mizah olmazsa o siyasetin tadı da olmaz. Bakın mesela İngiltere'ye. İngiltere en muhafazakar ülke. 1951 yılında Başbakan Churchill, muhalefet lideri de Atlee idi.
Başbakan Churchill bir ara sofralarda ölçüyü kaçırıp göbeğini iyice büyütmüş. Parlamento koridorunda kendine rastlayan Atlee "Sayın Başbakanhamile mi?" demiş.. Churchill de hemen cevaplamış bu soruyu; "Eğerbebek kız olursa Kraliçemiz'in,erkek olursa Prens Philip'in adınıvereceğim. Ama eğer bu bir bebekdeğil de gaz çıkarsa adına Atleediyeceğim."
Siyaset böyle bir şey. Bugün Fransa'nın Cumhurbaşkanı olan Macron, karısından 23 yaş küçük ve lakabı teneke Napolyon. Bütün bunlar Fransa'da siyaseti mahkemelik yapmıyor.
Eski bir fıkra daha vardır.
"Eşek doğurmuş, ormanda geziye çıkmış. Yeni bir anne olduğu içinormandaki diğer bütün hayvanlarsaygı gösteriyormuş. Örneğin uzakta vahşi bir kurt görmüş, anırmış, kurt yerlere kapanıp selam vermiş. Aynı durum kaplanla da olmuş. Derken bir ağacın yanında uyuyan aslanın yanına gelmiş, kulağına doğru hızla anırmış. Aslan gözünü açıp eşeği görünce bir pençe atıp parçalamış. Meğer aslanındoğumdan haberi yokmuş."
Türkiye'de adliyenin, siyasetinağırlıklı organı olması durumuüzücü. Dünyanın her ülkesinde muhalefetle,bazen ölçüyü kaçırıp iktidarlarautanmazca saldırırlar. Türkiye'de deolan bu.
Biz nasıl Rusya ile Ukrayna'nınarasını bulmaya çalışıyorsak mutlakaiktidarla muhalefetin arasınıda yumuşatmaya çalışmamız şart.Çünkü dillerin kemiği yoktur. Herkesağzına geleni söylerse ülke yaşanılmazhale gelebilir. Siyasetten beklentimizdiyalogtur, hoşgörüdür, karşılıklı anlayıştırve sevgidir.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.