15 Temmuz 2016 darbe teşebbüsü ertesinde oluşan Cumhur İttifakı, bazılarına göre Türk siyasetinde kamplaşmanın başlangıcıydı. Oysa geçen zaman gösterdi ki, Cumhur İttifakı bir kamplaşmadan ziyade demokrasiye kastedenleri hizaya getirmek için planlanmış bir dayanışma hareketidir.
Milliyetçi Hareket Partisi Genel Başkanı Devlet Bahçeli'nin Cumhur İttifakı'nı bir kamplaşma değil, bir dayanışma hareketi şeklinde anladığını yeniden gördüm. Buna TBMM Başkanvekili Celal Adan'ın oğlu Sinan, Çırağan'da evlenirken tanık oldum.
Düğündeki onur masasında Devlet Bahçeli, eski Diyanet İşleri Başkanı Ali Bardakoğlu, eski Diyanet İşleri Başkanı Tayyar Altıkulaç, Cem Vakfı Başkanı İzzettin Doğan gibi isimlerle içten sohbetler yapıyordu.
Bu bana, Bahçeli'nin geçmişte "Yavuz Sultan Selim de bizimdir, Şah İsmail de bizimdir" demesini hatırlattı.
Artık hepimiz, özellikle kendilerini muhalif olarak görenler, ayrışmanın değil kucaklaşmanın ve kalpleri onarmanın zamanının geldiğini görmeliler. Gönül kazanmak, oy kazanmaktan daha önemlidir.
***
EKONOMİNİN YARINI
Cumhurbaşkanı Erdoğan, ekonominin geleceği konusunda sürekli açıklamalar yapıyor. İhracat rakamları, milli gelir hesapları yeniden değerlendiriliyor.
Cumhurbaşkanı'nın açıkladığı rakamlar gerçekten iyimserlik yaratmakta. Ancak bir de piyasa gerçeği var. Unutmayalım ki iki seneye yakın süredir devam eden salgın, Türkiye'de hem işsiz hem de yoksul kitleler yarattı. Yani Türk Lirası'nın imkânlarıyla geçmiş iki yılın zararlarını bir anda silmek mümkün değil.
Buna benzer darboğazlar yaşayan Amerika Birleşik Devletleri, piyasayı açmak için tarihte bugüne kadar sürülmüş olan dolar miktarı kadar para piyasaya sürdü.
Demek ki 2023'e uzanan dönemde şimdiye kadar yapılan şeylerden farklı şeyler yapmak gerekiyor. Mesela, kapanmalar artık devre dışı kalmalı. Mesela, aşı ya da test konusu kamplaşmaya götürülmemeli. Aksi halde önümüzdeki seçimler çok tatsız geçebilir.