Amerikan demokrasisinin haline bakıp, Türk demokrasisinin kıymetini bilmeliyiz

Amerika Birleşik Devletleri'nde 3 Kasım'da yapılacak olan başkanlık seçimindeki iki rakibin tartışmalarını sabaha kadar izledim. Trump ile Biden'ın karşılıklı atışmalarından bir şeyler öğrendiğimi söyleyemem. Daha doğrusu bir şey var aklımda kalan. Bu seçimin sonucu tartışma konusu olabilir. Seçimi kim kaybederse, "Mektupla gönderilen oyların sayımında hile yapıldı" diyerek, sonucun meşruluğunu tartışmaya açabilir.
Temel farklar
Koronavirüslü yeni dünyanın bir özelliği de bu galiba... Özellikle Amerika Birleşik Devletleri'nde rakip siyasetçiler birbirlerini gayrimeşru görmeye eğilimliler. Nitekim Biden Trump'ı beyaz ırkçı, Trump da Biden'ı devlet ve düzen düşmanı olarak görüyor. Farklıların bir arada yaşaması demek olan demokrasi, bugünün Amerika'sında birbirlerine taban tabana zıt görüş sahiplerinin asla uzlaşamamaları anlamına geliyor.
Ders alalım
Bizim bu durumdan ders almamız şarttır. Ortadoğu denilen çok problemli bir bölgede, ulusal birliğimizi korumanın değerini bilmeliyiz. Dört köşesinde farklı çıkarların birbirlerinin gözünü oymaya niyetlendiği ve dini inançların birleştiremediği farklı topluluklar arasında, Türkiye Cumhuriyeti hem ulusal birliği hem de demokrasiye bağlılığı açısından farklı bir konumdadır.
15 Temmuz'u unutmayalım
Ne yazık bu istisnai konumumuzun kıymetini bilmeyenler var aramızda. Bunların bazıları teröre bazıları da mezhepçiliğe sarılmış durumdalar. Daha ötesi olabilir mi? 15 Temmuz 2016'da bunların dış kaynaklı güdülerle parlamentoyu bombaladıklarını, kendi vatandaşlarının üzerine ateş açtıklarını unuttuk mu? Ve daha da ötesi bu melun girişime karışıp da yurt dışına kaçanlara, sözde müttefiklerimiz sığınma hakkı tanımadılar mı?
Özetle, Amerika Birleşik Devletleri'nin içinde bulunduğu karmaşık durumdan ders almalı ve Türkiye'nin birliğinin, bütünlüğünün kıymetini bilmeliyiz.