İmamoğlu’nun asıl korkulu rüyası: Diploma davası
Bu arada tepe tepe "Ahmak" davasını siyasi şova dönüştürmek istese de daha fazlasını yapamaz. Yapamaz çünkü "okumuşlukları" ile övünen CHP'lilerde işin peşini bırakma niyetinde değil.
Babadan CHP'li aynı zamanda da "Profesör" ünvanlı bir CHP'li aynen şöyle diyor:
"Bu kabul edilemez, en önem verdiğimiz şey karşımıza çıkıyor. Ortada açık bir sahtekarlık var. Bence o diploma geri alınır. YÖK hemen açıklama yapmalı"
İlginçtir, İmamoğlu'nun tartışılan diploma meselesini iktidar mensupları ya da iktidara yakın medya değil, ulusalcı kesimin önde gelen isimlerinden Erdem Atay gündeme taşıdı. İlk kez 2022 yılında gündeme getirmişti. Bu ikinci oluyor. Cevabını aradığı soru şuydu
"Ekrem İmamoğlu, Girne Amerikan Üniversitesi İşletme Bölümü'nden, İstanbul Üniversitesi İngilizce İşletme Bölümü'ne 1990 yılında nasıl yatay geçiş yaptı?"
Bu soruya bugüne kadar açık ve net bir cevap verilmedi. İmamoğlu ve fondaş medyası, "Diploması yok" denilmediği halde ısrarla ellerindeki diplomayı ya da mezuniyet belgesini göstererek asıl soruyu gizlemeye çalıştı, onun üzerinde sörf yaptı. Medyadan sadece T24 örneğini verelim:
"İmamoğlu' 'sahte diploma' iddialarına son noktayı koydu: Mezuniyet belgesi paylaşıldı"
Oysa sorun diploma veya mezuniyet belgesi değildi, diplomanın alınmasını sağlayan KKTC'deki bir üniversiteden İstanbul Üniversitesine geçiş hakkı olmamasına rağmen bunun gerçekleşmesiydi. Böyle bir hakkın olmadığını o yıllarda KKTC'de okuyan öğrenciler de söylüyor. Onlardan biri de yine Girne Amerikan Üniversitesi'nde okuyan gazeteci Murat Selamoğlu.
O tarihlerde Bilkent'e geçmek istediği halde geçemeyen Selamoğlu şöyle diyor:
"1990'lı yıllarda GAÜ'nün adı University College of Northern Cyprus'dı. Okula sınavla falan girilmezdi, Türkiye'de üniversite sınavına girip barajı geçen herkes 2200 sterlin ödeyince kayıt oluyordu. Lise diploması yeterliydi. Okulda zaten 80 kişi falan vardı. YÖK denkliği de yoktu."
Bu gerçeği o üniversitenin Yöneticiler Kurulu Başkan Yardımcısı Asım Vehbi de doğruluyordu:
"YÖK'ten de herhangi bir denkliği yoktu. YÖK denkliği 1993 yılında alındı..."
Bu iddiayı tanıklıklarıyla Atay yazdı ve birçok gazeteci de o tarihlerde yatay geçiş olmadığını ortaya koydu. İmamoğlu ise tam tersini hem yatay geçiş olduğunu hem alt sınıftan dersleri olmadığını hem de ikinci sınıfa 20 dersle başladığını belirtiyor ve okulu başarıyla bitirdiğini söylüyordu.
Peki kamuoyu doğruyu nasıl öğrenecekti?
Öncelikle YÖK bir açıklama yapmalı. Herhalde diplomanın altında imzası olan Prof. Dr. Bülent Berkarda'nın rektör olduğu dönemde gerçekleşen bu olayın sorumluları da belli. Araştırılması hiç de zor değil. O tarihteki YÖK kararları da ortada. Kim yapmış, kim aracı olmuş hepsi ortaya dökülmeli.
İkinci bir yolu da Atay öneriyor. Hakkında yazılan yazılara sık sık dava açan İmamoğlu buna yanaşır mı bilemem ama Atay'ın şu çağrısına cevap vermezse altında kalır:
"Sayın İmamoğlu, attığım bu 'iftira' nedeniyle beni mahkemeye verin! Verin ki, belki mahkemede yatay geçiş belgelerinizi görürüz. Ama beni mahkemeye vermezseniz, bu yazıyı kabul ettiğiniz anlamına geliyor. Çıkışınız yok! Ya mahkemeye vereceksiniz ya da mahkemeye vereceksiniz!"
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- İmamoğlu, MYK’dan kimlerin atılmasını istedi? (21.11.2024)
- Trump çöküşü durdurabilir mi? (19.11.2024)
- Türkiye ve Trump’ın ‘Haçlı’ kabinesi (17.11.2024)
- ‘Devlet bir paradigma değiştirdi, bu bir çağrı...’ (16.11.2024)
- Trump, FETÖ okullarını kapatacak mı? (15.11.2024)
- Atatürk 10 yıl daha yaşasaydı (14.11.2024)
- Trump’ın öngörülemezliği ve Ortadoğu (12.11.2024)
- CHP’nin ‘yeni İSKİ’cileri (10.11.2024)
- CHP’de ipler kopmak üzere (09.11.2024)
- Bahçeli farkı ve şaşkın siyasetçiler (08.11.2024)