Türkiye'nin en derin kırılma noktası, 15 Temmuz'a giden süreçte siyaset sahnesine bir "proje" olarak çıkan İyi Parti ve kurucu lideri MeralAkşener, nihayet misyonunu tamamlamanın verdiği gönül rahatlığıyla partisine veda etti.
Rahattı, çünkü "mıntıka temizliği" yaptı ve üstlendiği muhafazakâr-milliyetçi bloku yardı, "seküler milliyetçileri" CHP'ye eklemlemeyi başardı.
Bu iç ve dış bütün Batıcı güç merkezlerinin ortak projesiydi. O günleri hatırlayın; Başkan Erdoğan'ı siyaset sahnesinden silmek için yapılmayan şey kalmamıştı. Soros ve FETÖ destekli kirli operasyonlar, kalkışmalar, terör saldırıları ve yargı darbeleri dâhil her şey yapılmıştı. Hatta CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, partisini ayağa kaldıran "Ekmek için Ekmeleddin" dayatmasında bile bulunmuştu. Olmadı ve başaramadılar.
Kılıçdaroğlu ne seküler milliyetçileri toplayabilmiş ne de endişeli modernlere el uzatabilmişti. Sadece yanında "herevden bir oy" verdirdiği HDP vardı.
Bu da Erdoğan'ı devirmek için yetmezdi. Küreselci güç merkezleri bu kez de kanlı saldırıları devreye soktu. 15 Temmuz darbe ve işgal girişimi, PKK'nın hendek vahşeti, DEAŞ'ın bombaları birbirini izledi.
İşte tam o günlerde "Ben başbakanolacağım" diyen bir hanımefendisiyasetçinin sesi duyuldu. Eski DYP'li,eski MHP'li Meral Akşener, çevresinetopladığı milliyetçi siyasi aktörlerle,daha "milliyetçi" bir MHP için siyasetarenasına çıkıyordu. Ama kısa süresonra bu yolculuğun rotası boşmuş gibihayali "merkez sağa" çevrildi.
Esas amaç da buydu zaten. Kılıçdaroğlu'nun başaramadığınınbaşarılması ve muhafazakâr milliyetçibloktan bir parçanın CHP'yeeklemlenmesi gerekirdi. O günlerde çokyazdım, CHP'ye 2019 yerel seçimlerinikazandıran esas aktör HDP değil,İyi Parti'ydi. Ama fondaş ve küreselmedya bunun tam tersini pompaladıve sürekli HDP'yi kilit parti olaraksundu. Amaç milliyetçi seçmeni bileşiddetle ilişkisini kesmeyen HDP'yealıştırmaktı. Bunu başardılar da... Bu süreçte Akşener, genel ve yerel seçim meydanlarında ısrarla "İktidar, seçmeniterörist ilanediyor" diyor, İyi Partili AytunçÇıray ise "HDPkriminalize ediliyor" diye bas bas bağırıyordu.
Tabloyu HDP'li Ebru Günay'ın Meclis'te söylediği, "Bu koltuklardabizim oylarımızla oturuyorsunuz" sözleri tamamlıyordu.
Doğrusu CHP de bu noktaya zorla geldi. Daha dün diyeceğimiz bir zaman diliminde başörtüsüne tahammül edemeyen, 27 Nisan'da e-muhtıraya destek veren, hatta 15 Temmuz'u bile alkışlayan CHP'liler, kendi deyimiyle "Alevi" Kılıçdaroğlu eliyle ve pompalanan Erdoğan düşmanlığıyla körleştirilerek kabule zorlanıyordu. Öyle ki, CHP içindeki Kemalistler tasfiye edilirken kimsenin gıkı çıkmadı.
Aynı zaman diliminde Ali Babacangibi işin tam göbeğinde olan, yüzdebirlik oyuyla bilge adam hâline getirilenya da sıfır sorun politikası nedeniyleyerin dibine batırılan AKP'liler de"büyük konsensüs" adına CHP'yeeklemleniyordu.
Artık Biden'ın 2019'da startını verdiği "Muhalefetten daha fazla verim almalı ve onları güçlendirmeliyiz. Darbeyle değil, seçim süreciyle" hayali ete kemiğe bürünmüş ve 2023 yılının en önemli seçimine hazır hâle gelmişti. Ancak onu da başaramadılar.
Yalnız bir şeyi başardılar; seküler milliyetçilerin ve endişeli muhafazakârların DEM Parti'yle açık ittifak yapan CHP'ye eklemlenmesini... Bu da süreci bu noktaya taşıyan iki önemli aktörün, Kılıçdaroğlu ve Akşener'in misyonunun bittiğinin işareti.
Anlayacağınız, Millet İttifakı dağılmadı, CHP'de birleşti. Gidenler "mıntıkatemizliği" yapıp gitti, yeni gelenlerin ne yapacağı ise en azından beni şaşırtmayacak.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.