CHP Genel Başkanı Özgür Özel, genel başkan oldu ama partiye de gündeme de hâkim olamadı. Genel başkan koltuğuna oturduğu andan itibaren hata üstüne hata yaptı. Herhalde çevresindekiler veya ilişkili olduğu siyasiler de bunu fark etti ki yüzüne karşı olmadık şeyler söylendi.
Kimi "Eşbaşkan geldi" dedi, kimi de Engin Altay gibi "Benim çırağımdı" deyiverdi.
Böyle bir örnek CHP tarihinde görülmedi. Ama daha vahimini yine kendisi yaptı:
"Gecenin 3'ünde telefon çalsın, darbe oluyor desinler, ayağa kalkar fırlarım. Ama derlerse ki gençler yapıyor. Ama bütün partideki gençler. 40 yaşın üzerindeki bütün siyasiler tasfiye olacak, 40 yaşın altındakiler. Ben o darbeye teslim olurum."
Gençliğe övgü düzmek için seçtiği metafora bakın: "Darbe..." Bundan daha utanç verici ne olabilir? Genetik değişmiyor, 2 binlerin başında "Genç subaylar rahatsız" manşeti atan zihniyet bu. Gecenin 03.00'ünde gençler darbe yapacak, Özel de o darbeye teslim olacak. Akıl alır gibi değil.
Her 10 yılda bir darbe yapılan bir ülkede, sivil bir siyasetçinin aklına "darbe" böyle düşüyorsa o akılda ciddi bir problem var demektir. Her darbe tartışmasında, "Ben darbelere karşıyım" demiş olmasının hiçbir önemi yok. Yakın tarihimizde yaşanan 28 Şubat ve en son 27 Nisan e-muhtıra örneği ortada.
Şu gerçeği de hatırlatmakta yarar var: Özgür Özel'in karşı çıktığı 15 Temmuz gecesi partisinin Edirne Belediye Başkanı Recep Gürkan, darbecilere kadeh kaldırmış, kimse de itiraz etmemişti.
Aynı şeyi şimdi de sol aydınlar ve "muhalif" medya yapıyor. Hiç Özel'in bu genç darbeci özlemine tepki gösteren oldu mu? Sağcı bir siyasetçi böyle bir şey söyleseydi yeri göğü inletirlerdi. Darbe veya darbe özlemi "soldan" gelirse hiçbirinin sesi çıkmaz.
Bir siyasetçinin düştüğü bu hazin duruma yine en sert tepkiyi, darbeleri tarihin çöp sepetine gönderen Başkan Erdoğan verdi:
"Özgür Efendi akılla mantıkla bağdaşmayacak darbe açıklaması yapıyor. Darbecilerden kendisine milli iradenin yerle yeksan edildiğine dair telefon gelecekmiş, o da bunu gençler yapıyor diye sevinecekmiş.
Devrik başkanları darbecilerin tankları arasından kaçmıştı. Özgür Efendi yanına İBB Başkanı'nı da alsın Türk siyasetine bulaştırdıkları bu lekeden dolayı milletten özür dilesin. Darbe şakşakçılığını bıraksın."
***
HATAY DERS VERECEK
Önümüzdeki yerel seçimin sürprizlerle dolu olacağı çok açık. Bu illerin başında da 6 Şubat depremini en acı biçimde yaşayan Hatay geliyor. Devlet, Hatay'ın yaraları sarıyor ama birileri de o yaraları sürekli kanatıyor.
Başta CHP olmak üzere birçok parti böyle bir siyasi hesap peşinde. Bu da toplumun tepkisini çekiyor. Özellikle CHP'nin önce depremde sorumluluğu olan Lütfü Savaş'ı aday yapmaması, sonra aday göstermesi, tepki gelince de tanıtıma koymaması eleştirileri artırdı. Benzer bir kargaşa da sosyalist TİP'te yaşandı. TİP'in İyi Partili Gökhan Zan'ı aday göstermesi, sonra da CHP lehine çekmesi tam bir siyasi rezaletti.
Muhalefette bunlar yaşanırken, Cumhur İttifakı cephesinde ise umut rüzgârları esiyordu. İttifakın adayı Mehmet Öntürk'ün şehrine sahip çıkması, gerçekçi çözüm önerileri getirmesi, başta Hatay milletvekilleri Abdülkadir Özel ve Prof. Dr. Hüseyin Yayman'ın samimi çalışmaları Hataylılara ilaç gibi geldi ve seçimin gidişatı değişti.
Süreci Özel şöyle yorumladı: "Çöp kovasının, su kanalının Alevi'si Sünni'si olmaz. Belediyecilik bunu gerektirir. Hatay, AK Parti'nin her kesime eşit hizmet sunan hizmet belediyeciliğini fazlasıyla hak ediyor."
Son noktayı da Yayman koyuyor:
"Türkiye 1 Nisan'dan sonra Hatay'ı konuşacak. Çünkü seçimi Cumhur İttifakı kazanacak ve bu siyasi açıdan tarihi bir ders olacak."