MOSSAD ajanları ve ‘perde’ örgütler
Bugün ise aklı bu topraklarda olan bambaşka bir Milli İstihbarat Teşkilatı (MİT) var.
Savunma, Güvenlik ve İstihbarat alanlarındaki çalışmalarıyla bilinen Doç. Dr. Merve Seren, bu "bambaşka"lığa gidişi şöyle açıklıyor:
"Hakan Fidan'ın başkanlık dönemine tekabül eden 2010'lu yılların ortasından itibaren MİT, operasyonel mimarisini reforme ederek zamanın ruhuna ve şartlarına uygun operatif yetkinliği kazanması için gerekli olan imkân ve kabiliyetlere yönelik yeni bir model benimsedi."
Hatırlayın, daha o günlerde Hakan Fidan'lı MİT'e içeride FETÖ, dışarıda da ilk itiraz eden ülke İsrail olmuştu.
Bu tesadüf değildi. MİT'in yerli ve milli çizgide bir rol üstlenmesi ve siyasi iradeyle aynı frekansta olması Türkiye'yi kontrol altında tutmak isteyen ülkeleri ve istihbarat örgütlerini çok rahatsız etti.
En başta da MOSSAD'ı... O rahatsızlık 2021 yılında açık istihbarat savaşına dönüştü ve MİT, MOSSAD'ın faaliyetlerine karşı büyük bir operasyon başlattı. Türkiye bu operasyonu ilk kez, Sabah Gazetesi Haber Koordinatörü Abdurrahman Şimşek'in, "MOSSAD casuslarına MİT operasyonu" haberiyle duydu.
O günden sonra da bu operasyonlar hiç durmadı. Ancak bu operasyonlarda dikkat çekici olan, MOSSAD'ın devşirdiği veya kullandığı casusların çoğunun Suriye, Afganistan, Kuzey Afrika, Yemen, Irak ve Filistin gibi farklı ülke vatandaşları olmasıydı.
Peki MOSSAD, Türkiye'de sadece bu yabancıları mı kullanıyordu?
Buna inanmak saflık olur. Uzun yıllar hiçbir engelle karşılaşmayan, CIA ve MOSSAD'ın bürokrasiden medyaya, iş dünyasından siyasete yerel ağlarının olmaması mümkün mü?
İsrail hayranlarını bir yana bırakıyorum, MİT'in son operasyonunda MOSSAD'a bilgi sattıkları iddia edilen 7 şüphelinin yakalanması, sayının hiç de az olmadığını gösteriyor. Onlardan birinin televizyonlarda sabah programlarına katılan, eski kamu personeli Hamza Turhan Ayberk olduğu ve "Victoria" kod adlı ajana bilgi verdiği açıklandı. Daha kimler karşımıza çıkacak göreceğiz. Ama işin en tehlikeli yanı MOSSAD'ın esas hedefi.
Bu hedefi Doç. Dr. Seren şöyle özetliyor:
"İsrail'in, Türk toplumunu derin bir kutuplaştırma sarmalına yönlendirmek için belirli siyasi, etnik ve dini gruplar arasında çatışmalar çıkarmaya yönelik dezenformasyon, manipülasyon, soygun ve şantaj gibi birçok faaliyet yürüttüğü belirtilmelidir."
İsrail, 7 Ekim'den sonra bu faaliyetleri daha da artırdı.
Peki MOSSAD, bu çalışmaları sadece tekil kişilerle mi yürütüyor yoksa içeride çok farklı siyasi grup veya sivil toplum örgütleri de var mı? Belki de üzerinde durulması gereken esas nokta burası.
Şimdi gelin istihbarat dünyasında "perdeleme" denilen ve rahmetli Aytunç Altındal'ın anlattığı çarpıcı bir örneğe gidelim.
Rusya'da Bolşevik devriminden sonra KGB'nin atası Cheka istihbarat örgütü, 1919 yılında Batılı ülkeleri aldatmak ve Bolşeviklere baskısını kırmak için "Trust" adlı bir örgüt kurmuş. Örgütün görevi, Bolşevikleri kötülemek ve Sovyetler'de Çarlık rejimini geri getirmek. Bu örgüt öyle başarılı olmuş ki, İngiltere, Fransa ve ABD bu örgüte büyük paralar aktarmaya başlamış. Hatta birçok Çarlık aristokratı bu örgüte güvenerek Rusya'ya dönmüş ve hepsi de idam edilmiş. Daha ilginci Cheka, gerçek Çarlık yanlılarının kurduğu örgütü de Lenin'in kurdurduğunu yaymış ve o da başarılı olmuş.
Acaba Cumhurbaşkanı Erdoğan, sık sık seslendirdiği 5'inci kol faaliyetiyle bu tür yapıları mı kastediyor?
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- İmamoğlu, MYK’dan kimlerin atılmasını istedi? (21.11.2024)
- Trump çöküşü durdurabilir mi? (19.11.2024)
- Türkiye ve Trump’ın ‘Haçlı’ kabinesi (17.11.2024)
- ‘Devlet bir paradigma değiştirdi, bu bir çağrı...’ (16.11.2024)
- Trump, FETÖ okullarını kapatacak mı? (15.11.2024)
- Atatürk 10 yıl daha yaşasaydı (14.11.2024)
- Trump’ın öngörülemezliği ve Ortadoğu (12.11.2024)
- CHP’nin ‘yeni İSKİ’cileri (10.11.2024)
- CHP’de ipler kopmak üzere (09.11.2024)
- Bahçeli farkı ve şaşkın siyasetçiler (08.11.2024)