Sıra CHP-HEDEP pazarlığında
Bu durum doğal olarak CHP-HEDEP ilişkisini daha öne çıkartıyor. Hatta kuracakları ilişkiyi gizli kapaklı yapmayı zorlaştırıyor. Zaten CHP Genel Başkanı Özgür Özel'in de öyle bir derdinin olmadığı, fırsat bulduğu her anda HEDEP'lilere açık çek vermesinden, İyi Parti'yle görüşmeye rağmen sürekli selam yollamasından belli.
Ancak buna rağmen HEDEP'in içi de kaynıyor ve farklı ses çıkaran, farklı hesap yapanlar da var. Bunu şunun için söylüyorum: Hiç pazarlık yapmadan destek vermek isteyenler de, İyi Parti gibi "hayır" demek isteyenler de var. Son dönemde HEDEP'lilerin verdiği demeçler bu nedenle kafalarda soru işareti oluşturdu. Büyük ihtimalle onlar da pazarlık gücünü artırmanın derdinde. Biri CHP ve AK Parti'ye eşit düzeyde bakarken öteki pazarlık ihtimalini önceleyen demeçler veriyor, bir başkası ise CHP'yi kollayan açıklamalar yapıyor.
Mesela siyasi temsil açısından eşbaşkanlar kadar etkili olduğu söylenen HEDEP İstanbul İl Başkanı Murat Kalmaz, "AK Parti'ye de CHP'ye de kapımız açık" derken, eşgenel başkanlardan Tuncer Bakırhan direkt CHP'ye seslenerek, "Batı'da ittifak yapabiliriz" diyordu.
Ama en şaşırtıcı açıklama tam da İyi Parti'nin GİK'i toplayacağı ve CHP'ye ilişkin kararı vereceği günde HEDEP Sözcüsü Ayşegül Doğan'dan geldi. Doğan, şöyle diyordu:
"Türkiye'nin her yerinde yerel seçimlere adaylarımızla girme eğilimi ortaya çıktı. Bu karar MYK önerisi olarak parti meclisinde değerlendirilecek."
Doğrusu böyle bir açıklamanın tam da o gün yapılması sadece manidar değil, siyaseten üzerinde "çalışılmış" ve CHP-HEDEP arasında kurulmak istenen yeni "Özel" ilişkiye işaret ediyordu. Zaten bu da gözlerden kaçmadı ki birçok siyasi yorumcu şu tespiti yaptı:
"HEDEP bu çıkışıyla İyi Parti içindeki CHP yanlılarının elini güçlendirmek istedi."
HEDEP içinden bu kadar farklı sesin çıkması aslında uzun süredir devam eden "Apocular" ile "Selocusolcu" lar arasındaki sert hesaplaşmaya dayanıyor. Geri plana çekilse de Demirtaş ve Kandil hattının hâlâ CHP'yle ittifaka sıcak baktığı, diğer tarafın ise bakmadığı söyleniyor.
Bu iç kavganın nasıl sonuçlanacağı da henüz belli değil. Burada kritik olan CHP'nin yeni yönetiminin bu sürece nasıl bakacağı ve nasıl yöneteceği... HEDEP'le açık ittifak mı yapacaklar yoksa yine işi kapalı kapılar arkasında pazarlıklarla mı götürecekler?
Siyasi kulislerde İmamoğlu'nun "son şansı" için her yolu mübah sayacağı, riski de Özgür Özel'in gönüllü üstleneceği konuşuluyor. Hatta ortak aday çıkarma ihtimalinden bile söz ediliyor. Böylece CHP geleneği tıpkı 90'ların başında SHPDEP ittifakında olduğu gibi bir kez daha PKK terörünü hesaba katmadan şiddeti makulleştiren bir rol üstlenmiş olacak.
Hem de ABD-PKK ilişkisinin ayyuka çıktığı ve çevremizi ateş çemberine çevirdiği bir zaman diliminde... Ortada terörden ve "silahlara veda"dan hiç söz etmeden CHP seçmeni, bedeli ağır bu yükü bir daha taşır mı dersiniz?
Ayrıntılar için lütfen tıklayın.
- Netanyahu savaş suçlusu, sıra İsrail’de (23.11.2024)
- Bahçeli’nin ikinci Öcalan çıkışı (22.11.2024)
- İmamoğlu, MYK’dan kimlerin atılmasını istedi? (21.11.2024)
- Trump çöküşü durdurabilir mi? (19.11.2024)
- Türkiye ve Trump’ın ‘Haçlı’ kabinesi (17.11.2024)
- ‘Devlet bir paradigma değiştirdi, bu bir çağrı...’ (16.11.2024)
- Trump, FETÖ okullarını kapatacak mı? (15.11.2024)
- Atatürk 10 yıl daha yaşasaydı (14.11.2024)
- Trump’ın öngörülemezliği ve Ortadoğu (12.11.2024)
- CHP’nin ‘yeni İSKİ’cileri (10.11.2024)