Geçen yüzyılın ilk yarısında iki dünya savaşı çıkartarak insanlığa derin acılar yaşatan Avrupa devletleri, ikinci yarısında demokrasi ve hukuk normlarıyla dünyanın yükselen değeri oldu. Dünya için umut verici bir örnekti. Sanki o değerler "ithal" edilirse bütün ülkeler zengin olacak, insanlık da barış içinde yaşayacaktı.
Hiç de öyle olmadı. Batı, kurduğu ve zenginliğini borçlu olduğu küresel sömürü düzeninin değişmemesi için bırakın değerlerini sahiplenmek isteyenlere destek vermeyi, kendi ürettiği değerleri ayaklar altına alan, bombalayan bir noktaya geldi.
ABD işgallerinin hepsine onay verdi. Her türle teröre kucak açtı, açık destek verdi.
Irkçılık ve İslam düşmanlığının önünü açtı. Şimdi de büyük oranda İsrail'in Filistin'deki vahşetine destek veriyor. Binlerce bebek, çocuk öldürüldüğü halde hiç oralı değiller. Ama hala demokrasiden, insan haklarından söz edebiliyorlar.
Birinin bu iki yüzlülüğe bir son vermesi gerekirdi. AB'nin de böyle bir uyarıya ihtiyacı vardı. Onu da Türkiye Cumhurbaşkanı Erdoğan yaptı. Başkan Erdoğan, o gece dünyanın vicdanı olarak Batı'ya seslendi. Hem de Berlin'de Almanya Şansölyesi ve aynı zamanda dünyanın en eski ve en etkili partilerinden Alman Sosyal Demokrat Parti Başkanı OlofScholz'un yüzüne karşı. "Bir borçluluk psikolojisi içindeİsrail Filistin savaşını değerlendirmemekgerekir. Bakın benrahat konuşuyorum. Çünkü bizimborcumuz yok. Ama borçlu olanlarrahat konuşamıyorlar. BizHolokost cenderesinden geçmedik."
Bu uyarı AB ülkelerini kendinegetirir mi bilemem ama tarihi busahneyi yazacak ve çok tartışılacak. Batı'nın sağcı veya faşist partilerinin İsrail işgaline destek vermesi hiç şaşırtıcı değil ama sosyal demokrat Scholz'un sivillerin katledilmesinden söz ederken bile İsrail diyememesi utanç vericiydi.
Tabi bu noktada, sokaklara inen, her zeminde tepkisini gösteren Avrupa halklarının ve Avrupa'nın vicdanı olan sol partilerin, aktivist siyasi aktörlerin ve bazı aydınların da hakkın teslim etmek gerekiyor.
Özellikle de sol partilerin... Avrupa'daki sağ partiler, sosyal demokratlar koşa koşa eli kanlı Netanyahu'ya destek için koşarken, sol partiler vicdanlı halkla birlikte sokaklarda ve Filistin halkının yanındaydı. Bu protestoyu ciddi bir kalabalıkla komşumuz Yunanistan'ın solcuları da katıldı. İki günlüğüne geldiğim Selanik sokaklarda da duvarlara yazılan "Özgür Filistin" sloganları dikkat çekiyordu. Ama Atina'da daha büyük tepkiler vardı. Yunan medyasında ise tepki gösterenler yine solculardı. Solcu Avgi gazetesi özellikle Başbakan Mitçotakis'in Netenyahu'ya destek vermesini aşağılıyor ve "Apertheid" suçlamasında buluyordu.
Avgi başyazısı Mitçotakis'in Netenyahu'ya söylediği; "Desteğimiz sizinle..." sözüne tepkiyle başlıyordu:
"Miçotakis, Netanyahu'ya sevgili Bibi'sine bunları söyledi. Bu, İsrail'in bugünlerde işlediği, BM ve büyük insani örgütleri ayağa kaldıran savaş suçlarını ihtiyatsız bir şekilde örten ve onu savunan bir açıklamadır. Aynı zamanda derinlemesine riyakar bir açıklamadır. İlk olarak, Gazze'ninİsrail tarafından yerle bir edilmesi,5 bin çocuğun cinayetine meşru müdafaa hakkı olarakne de herhangi bir uluslararasıhukuk kaynaklı olarak değerlendirilebilir. Dahası Filistinliler aleyhindeki yerleşimlerle ve Apartheid ile gezintiye çıkmıştır. Olsun. Sevgili Bibi'nin gönlünü birkaç savaş suçu için kırmayalım. Bir etnik temizlik için dostluklar bozulmaz..."
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.