Bugünlerde siyaset kulislerinde CHP'deki yönetim değişikliğinden çok İyi Parti'deki çalkantı konuşuluyor. Aslında kurulduğu andan itibaren İyi Parti'de çalkantı hiç bitmedi. Kurucularıyla başlayan istifalar zinciri, seçim öncesi ve sonrası da hiç durmadı.
O kadar çok ayrılan oldu ki, ayrılanlardan Ümit Özdağ parti bile kurdu. Yavuz Ağıralioğlu'nun partisi de yolda. Büyük iddialarla yola çıkan bir muhalefet partisinin 7 yılda bu kadar doğurgan olmasında bir gariplik var. Yerel seçimlere giderken bu "gariplik" daha da büyüdü. Öyle büyüdü ki, önce yolsuzluk iddiaları sonra da yeni istifalar birbirini izlemeye başladı.
Yolsuzluk söylentileriyle ilgili ilk adımı da Meral Akşener'in en yakınındaki isim Ümit Dikbayır attı. Dikbayır, disiplin kuruluna verdiği dilekçede, İyi Parti Genel Başkanı Akşener'in, aile bireylerinin, özel kalem müdürü ve eşinin banka hesaplarının inceletilmesini, İstanbul ve Ankara büyükşehir belediyelerindeki ihale ilişkilerinin de sorgulanmasını istedi.
İyi Partiyi şoke eden bu çıkışı, Akşener'in danışmanlarından HasanSami Özvarinli şöyle yorumladı: Bugün Türk siyasetinde bir kırılmayaşandı.
Daha bu şok atlatılmadan bu kez ikinci dalga istifalar gelmeye başladı. Parasal iddialar parti içi tartışmaya yol açsa da son iki istifanın BahadırErdem ve Durmuş Yılmaz'ın daha siyasi ve küresel güç merkezleriyle ilgili olduğu söyleniyor. Özellikle Bahadır Erdem'in, kendi açıklamasında da görüldüğü gibi yerel seçimlerde tek başına girilmesine karşı çıkışı böyle arka plana dayandırılıyor. Hatta bu istifayı, İyi Parti'nin yolda bulduğu "liberal-küreselci" siyasi aktörlerden kurtuluşu olarak yorumlayanlar bile var.
Gördüğünüz gibi İyi Parti'de gerilim bitmiyor ve birkaç gerilim bir anda yaşanıyor. Bunun bir nedeni İP'in toplama parti olmasıysa bir diğeri de Akşener'in yerel seçimlere kendi adayıyla girmekte diretmesi... Özellikle küreselciler bundan hiç hoşlanmadı.
Akşener hala bu iki şehre ilişkin tavrını açıklamadı. Bir süre Akşener'in CHP kurultayını beklediği, Ekrem İmamoğlu'nun kazanıp kazanmayacağına göre hareket edeceği söylendi. Hatta Akşener'in böyle yaparak Kılıçdaroğlu'nun gidişine destek verdiği bile iddia edildi.
Nihayet kurultay bitti, İmamoğlu'nun desteğiyle de ÖzgürÖzel CHP Genel Başkanı seçildi. Böylece Akşener'in CHP'deki beklentisi de gerçekleşmiş oldu.
Acaba bundan sonra Akşener, CHP ile ittifak yapacağını açıklayacak mıydı?
Açıklamadı. Hatta CHP kurultayına ilişkin söyledikleri tam tersiydi: "Biz çiçeği burnunda değişimşampiyonlarının daha bugünkurabildikleri cümleleri bundantam 8 ay önce kendilerine kurmuştuk.Dolayısıyla o gün bizeduvar örenlerin, bugün anlattıklarıbu saatten sonra bizi ilgilendirmez"
Bu çıkışla Bahadır Erdem'in istifası bir arada düşünülünce Akşener'in iki büyük şehirde aday çıkartacağı anlaşılıyor. Bu da parti içi ve dışı saldırıların artacağı anlamına geliyor. Akşener buna ne kadar dayanır, son anda çark eder mi bilemem ama onun yaşadığı paradoksu yeni adıyla açık ittifak isteyen HEDEP de yaşıyor. Onların alacağı tavır, 14-28 Mayıs seçimlerinden ders çıkartıp çıkartmadıklarını ve üzerlerinde küreselcilerin ne kadar etkili olup olmadığını gösterecek.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.