Yüksek yargı arasında yaşanan "suç duyurusu" tartışması gündeme bomba gibi düştü. Tartışma, Türkiye İşçi Partili Can Atalay'ın 18 yıla mahkûm olması ve milletvekili seçilmesi meselesine iki kurumun farklı yaklaşımından kaynaklanıyor. Yargıtay 3. Ceza Dairesi, mahkûmiyet kesinleştiğinden milletvekili olamayacağını; Anayasa Mahkemesi ise "hak ihlali" olduğu için milletvekilliğinin devam etmesi gerektiğini söylüyor.
Anayasa Mahkemesi, son yıllarda benzer birçok karar verdi ve hepsi de tartışmalara yol açtı. Aslında Anayasa Mahkemesi'nin tarihi bu tür tartışmalarla dolu. Yakın tarihimizde Anayasa Mahkemesi'nin 367, AK Parti'nin kapatılması ve başörtüsü kararları, çok açık siyasi kararlardı ve hukuk tarihine kara bir leke olarak geçti.
Şimdi şaşırtıcı olan, Anayasa Mahkemesi'nin AK Parti döneminde de benzer bir rol üstlenmesi. Kuşkusuz arka planında yine siyasi yaklaşımlar var. Şu iddiayı ne yazık ki dünün 367 garabetine imza atanlar görmek istemedi: "AnayasaMahkemesi, kendisiniyasama organı (Meclis)üzerinde bir vesayetmakamı olarak, YüksekYargı organlarını daderece mahkemesi gibigörüyor."
Bu konuda en net ve sert açıklamayı Cumhurbaşkanlığı Hukuk Politikaları Başkanvekili Mehmet Uçum yaptı. Sorunun anlaşılması için Uçum'un açıklamasını biraz geniş veriyorum: "AnayasaMahkemesi, mahkûmiyetiolan milletvekillerinindokunulmazlığınailişkin verdiği kararlardaısrarla Anayasa'yıtanımıyor. Anayasa'nın14. Madde'sini yoksayıyor. Oysa dokunulmazlığailişkin 83.Madde, 14. Madde'dekidurumları hariç tutar.Anayasa'nın bu amirhükmüne rağmen AYM,Anayasa'ya aykırıkararlar vermeye devamediyor. Anayasa'nın 14.Madde'sinin belirsizolduğunu ileri sürmekAYM'nin görevi değildir.14. Madde'ye belirlilikkazandıran cezakanunları ve ceza yargısıkararlarıdır. AYM,Anayasa'nın açık hükmününyanı sıra cezakanunlarını ve yargıkararlarını da göz ardıediyor. Ne yazık kiAYM'nin bu konudaverdiği kararlar tam biryargısal aktivizm örneğidir.Bu çerçevedeYargıtay'ın AYM ihlalkararına uymama kararıgerekçeleriyle doğrudur.Tepki gösterenlerinYargıtay kararını okuyupokumadıkları daayrı bir sorundur." Uçum, AYM'nin "yargısalaktivist" rol (yargınınolağan denetim sınırlarınınaşılması) üstlendiğini,mevcut tartışmanın daülkedeki "milli" ve "küreselci"duruşla yakındanilgili olduğunu vurguluyorve çok daha "derin" birfarka dikkat çekiyordu:
"Suç duyurusu meselesi ise milli yargıya karşı saldırıların çok büyük bir birikim oluşturması sebebiyle reaksiyoner bir tavırdır. Bir anlamda kral çıplakdemektir. Yönteminin bu olup olmadığı ayrıca tartışılır ama cesareti tartışılmaz. Yargıtay'ın kararı ayrıca turnusoldür, kim milli yargıdan yana kim değil belli olur. Türkiye, milli yargısını Batıcı ve neoliberal yargı anlayışlarına karşı sonuna kadar savunacaktır, kimsenin bundan şüphesi olmasın."
Bu yargı açısından yeni bir tartışma. Ama bu tartışmayı alevlendirenlerin böyle bir derdi yok. Bu yüzden başta CHP Genel Başkanı Özgür Özel olmak üzere 367 garabetimirasçılarının kararı sahiplenmeleri, hatta buradan siyaset devşirmeye kalkmaları hiç şaşırtıcı değil. Şaşırtıcı olan, AK Parti içinden ve çevresinden de bazı siyasi aktörlerin işin arka planına bakmadan bu tartışmayı köpürtmeleri... Onlara cevabı da CumhurbaşkanıErdoğan verdi: "Anayasa Mahkemeside bu konuyla ilgiliolarak Yargıtay'ınattığı bu adımı hafifealamaz, almamalıdır.Eğer partimden bazıarkadaşlar da buradaYargıtay'ı yerip AnayasaMahkemesi'ne övgülerdüzüyorsa onlar da yanlışyapıyorlar. Buralardakalkıp da birilerine şiringörünmenin anlamı yok."
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.