Prusyalı General ve entelektüel Carl von Clausewitz, "Savaşsiyasetin başka araçlarla (şiddet araçlarıyla) devamıdır" der. Aslında siyaset de bir çeşit savaştır. Siyaset alanında sert ideolojik mücadelelerin yaşandığı, strateji ve taktiklerin havada uçuştuğu, bazen zorun devreye sokulduğu, her yolun mübah sayılarak rakiplerin ortadan kaldırıldığı bilinen bir gerçek.
Bu siyasi savaşlar da farklı partiler ve ideolojiler arasında olduğu gibi aynı parti içinde de yaşanabiliyor. CHP tarihi bu açıdan çok zengin. Çoğu kez fikir yarışlarının yapıldığı kongrelerin, kurultayların zaman zaman "savaşalanı"na döndüğü gerçeği de herkesin malumu.
Bugün işte onlardan biri, CHP'nin 38'inci Olağanüstü Kurultayı gerçekleşiyor. Gerilim yaşanacağına ilişkin düşük düzeyde bir kaygı olsa da kurultay öncesi Ankara kulislerindeki hava çok pozitif görünüyor... Bunun nedeni de herhalde her iki tarafın da kazanma hesabı yapması.
Kalacağım otelin önünde karşılaştığı bir grup Kılıçdaroğlu taraftarına beklentilerini soruyorum. "Başa baş görünüyor ama bizbir adım öndeyiz."
Araya girip, "Başa baş görünüyorsanızişiniz zor" deyince tecrübelibir CHP'li şöyle diyor: "Siyasi açıdan öyle olması çokdaha değerli."
Kılıçdaroğlu'nu destekleyenler buruh hâlinde ve az farkla da olsa kazanacaklarıiddiasında. Ancak ortada birbelirsizlik de var. Bu yüzden iki tarafda "delege avı"na bütün güçleriyleasılıyor. Hangi delegenin kime imzaverdiği, imza verse bile sözünde durupdurmayacağı bilinmiyor. Bu da belirsizliğeyol açıyor.
Uzun yıllardır CHP kurultaylarını izleyen biri olarak ilk kez bu kadar paranın, mevkinin, pozisyonun pazarlık konusu yapıldığına tanık oluyorum. İstanbul Büyükşehir Belediyesi olanakları da, bir bankanın yönetim kurulu üyeliği de delege avının araçları olarak devrede. Kimin kaç delegesi olduğu bu yüzden bilinmiyor.
Bu tabloda muhalefet cephesinin şansı daha yüksek. Hem maddi olanakları güçlü hem de siyasi zemin onlardan yana. İçi doldurulmasa da Özgür Özel gibi geçmişin bütün günahlarına ortak biri aday da olsa toplumda bir "değişim" arzusu var ve bu gerçek delegeyi de etkiliyor.
Değişimci bir delege şöyle diyor: "Artık yeter, ben Doğu'dan geliyorum. Bütün iller değişim diyor. Zaten yönetim değişmese CHPyüzde 15'lere iner."
Optimar Araştırma'nın son anketinde,"Sizce Kemal Kılıçdaroğludevam mı etmeli yoksa yerinebaşka bir kişi mi gelmeli?" sorusunaverilen cevaplar da bu tespitleridoğruluyor. "Devam etmeli" diyenlerin oranı yüzde 24, "Devam etmemeli, yerinebaşka bir kişi gelmeli" diyenlerin oranı ise yüzde 65.7... Fikri olmayanların oranı da yüzde 10.3... Özgür Özel ve arkasındaki Ekrem İmamoğlu siyaseten yeni bir şey söylemeseler de bu rüzgâr şimdilik onlara yetiyor. Ama daha çarpıcı bir tespiti tecrübeli bir siyasetçi yapıyor:
"Muhalefet tutarsız da olsa, ortaya yeni bir siyaset koyamasa da yıpranmış bir parti yönetiminin olduğu süreçlerde delegeyi farklı yöntemlerle elde tutmak çok zor. O bildiğini okur. Parti nereye gider, uçuruma mı sürüklenir bakmaz, değişmesini ister. Bu tür zamanların delegelerine biz 'TasfiyeTaburları' diyoruz. CHP'de böyle bir durum var ve bu durdurulamaz görünüyor. Durdurulursa sürpriz olur."
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.