Cumhuriyetin 100. yılı Gazze'deki soykırım dehşetine, ülkemizi de kapsama alanına alan emperyalist tehdide rağmen coşku ve kararlılıkla kutlandı.
Ama hâlâ birileri Atatürk ve Cumhuriyet üzerinden ayrıştırma siyaseti izliyor, kutuplaşmayı körüklüyor. Oysa tıpkı Milli Mücadele günlerinde olduğu gibi çok kritik ve tarihi bir sürecin eşiğindeyiz. Gazze'de yaşananlar sadece Filistinlileri, Arapları değil, bizi de bölgemizi de hatta dünyayı da yakından ilgilendiriyor.
Bu nedenle Başkan Erdoğan, 29 Ekim akşamı "TürkiyeYüzyılı"nı başlatırken şöyle diyordu: "Tarih şuuru olmayan, GaziMustafa Kemal'in mücadelesinibilmeyen, Cumhuriyet'inniçin kurulduğunu anlamayanbirileri farklı niyetler arasada biz dün sadece Filistin iledayanışmamızı göstermeklekalmadık. Bu mitingde gönülcoğrafyamızın tamamına teşmilettiğimiz istiklalimizi ve istikbalimizikoruma kararlılığımızıbir kez daha tüm dünyayaduyurduk."
Bu tespitler bölgemizde ciddi bir küresel tehdit olduğunu gösteriyor. Batı Bloku'nun topyekûn Siyonistlerin soykırımına destek vermesi, ABD Başkanı Biden'ın "Türkiye, güvenliğimizi tehditediyor" sözleri ve uçak gemilerini Akdeniz'e yığmaları tesadüf değil.
İlginçtir bu tablo ne CHP'nin, ne İyi Parti'nin ne de aydınlarının gündeminde. Hatta bazıları açık açık tıpkı Libya ve Karabağ'da olduğu gibi, "Gazze'den bize ne?" diyor.
Herhalde Başkan Erdoğan, bu nedenle en önemli günde, "tarihşuuru" hatırlatması yaptı. Çünkü tarih şuuru olsa bugün Filistin'de veya Libya'da olup bitenlere sırtını dönen, "Ortadoğu bataklıktır" diyen siyasetçiler varlıklarını sürdüremezdi.
Daha vahimi, o tarih şuuru olsaydı, Milli Mücadele günlerinde Mustafa Kemal'in şu sözlerinin bir benzerini bugün de duyardık: "Milli sınırlarımız içerisindeözgür ve bağımsız yaşamakistiyoruz. Bu yasal emelimizeulaşmak için uğraşıyoruz. Şukutsal savaşımlarda ulusumuz,İslam'ın kurtuluşuna, dünyamazlumlarının refahını artırmayahizmet etmekle gururludur..."
Ya da 23 Temmuz 1921'de Hakimiyeti Milliye Gazetesi'nde yer alan şu tespiti bugünün gazetelerinde de görürdük: "Aynı emperyalist devletleraynı derecede şiddetle Türk'ünde Arap'ın da Anadolu'nun daSuriye'nin de düşmanlarıdır."
O gün Anadolu'da ve İslam coğrafyasındaki mazlum milletleri boğmaya çalışan emperyalistler, 100 yıl sonra bugün de aynı şekilde Irak'ı, Afganistan'ı, Libya'yı ve en son Gazze'yi işgal edip kan döküyor. ABD'si, İngiltere'si, Fransa'sı yine birlikteler.
Ama acı olan şu ki bu işgale karşı hem Türkiye'deki hem de İslam ülkelerindeki siyasi elitlerden ortak bir ses çıkmıyor. Bunun nedeni de hiç kuşkusuz emperyalizmin bu coğrafyayı içeriden kuşatması, zihinleri işgal etmesi... Bu zihin işgali öyle etkili ki, bazı siyasiler pervasızca emperyalistlerden "demokrasi" beklediğini bile söyleyebiliyor.
Onlara sadece MustafaKemal'in şu sözünü hatırlatmaklayetinelim: "Sömürgecilik ve emperyalizmyeryüzünden yok olacakve yerlerine milletler arasındahiçbir renk, din ve ırk farkıgözetmeyen yeni bir ahenk veişbirliği çağı geçecekti."
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.