ABD-Türkiye ilişkileri "stratejikmüttefik"liğe rağmen hepsorunluydu. Özellikle İkinci DünyaSavaşı'ndan sonra çevremizde yaşadığımızbütün sorunların altında ABD vardı. İçsiyasette de bu izi iliklerimize kadar hissettik.Ekonomiden siyasete, eğitimden istihbarataher alanda ABD vardı ve hayatımızı karartandarbeler de ABD patentliydi.
Anlayacağınız, ABD hem dost ve müttefikti hem de değme düşmana taş çıkartacak operasyonların arkasındaydı. Hem demokratik dünyayla birlikte olmamızı istedi hem de demokrasimizin tahrip edilmesinin önünü açtı. Açıkçası, ne zaman Türkiye kendine özgü bir siyaset izlemeye kalksa, karşısında ABD'yi buldu.
Geçmiş iktidarlardan itirazlar geldi; ama hiçbiri de etkili olmadı. Başkan Erdoğan döneminde bu ilişkiye çok daha güçlü bir itiraz gelince, sorunlar daha da derinleşti. Artık ABD'yle sorun yaşamadığımız alan yok denecek kadar azdı. Suriye'den Yunanistan'a, Libya'dan Karabağ'a, Ukrayna-Rusya Savaşı'ndan Körfez'le ilişkilere kadar her alanda Türkiye, ABD'yle karşı karşıyaydı. GrahamFuller'in dediği gibi, artık iki ülkenin çıkarları örtüşmüyordu.
İş öyle bir noktaya geldi ki küresel güç ABD, terör örgütü ilan ettiği PKK'yla bile kol kola girdi. PKK'nın Suriye kolu YPG'ye para ve silah vererek Türkiye'ye karşı ordu kurmasını destekledi, ortak tatbikatlar yaptı. Bunlar olurken o terör yapısı da açık açık Türkiye'ye saldırmaya devam etti.
Hafta sonu, hem de Meclis'in açıldığı gün Ankara'da İçişleri Bakanlığı'na yapılan terör saldırısı bunun son örneğiydi. Daha önce Mersin ve İstanbul Beyoğlu'nda da benzer saldırılar oldu.
Peki bu saldırılar ne anlama geliyordu?
Acaba zaman zaman devreye sokulan nokta hedefli bu saldırılar ile ABD'nin uzun süredir Türkiye'ye, "Suriye'de YPG'ninvarlığını kabul et" dayatması arasında bir ilişki var mı?
Dahası ABD'nin ordulaştırdığı bir örgütün, ABD'ye rağmen Türkiye'de terör eylemi yapmasında bir gariplik yok mu? Üstelik Türkiye ile ABD ilişkilerinin biraz olsun düzelme ihtimalinin olduğu bir zamanda... Yoksa ABD'nin de haberinin olmadığı(!) başka bir güç mü devrede?
Soru çok ama henüz net bilgiler yok. Sadece çok anlamlı iki açıklama var. Dışişleri Bakanı Hakan Fidan ve Savunma Bakanı Yaşar Güler'in arka arkaya yaptıkları açıklamalar bize bir ipucu veriyor. O açıklamayı Bakan Fidan'ın sözlerinden aktaralım: "Özellikle Irak ve Suriye'de PKK/YPG'ye ait bütün altyapı, üstyapıtesisleri, enerji tesisleri bundan sonragüvenlik güçlerimizin, silahlı kuvvetlerimizin,istihbarat unsurlarımızıntopyekûn meşru hedefidir. Üçüncütarafların PKK/YPG'li tesislerden veşahıslardan uzak durmasını tavsiyeediyorum."
Birileri Irak'ta başka güçlerin kastedildiğini söylese de görünen o ki asıl hedef Suriye'de YPG'yi ayakta tutan ABD... Artık ABD üstüne alınır mı bilemem; ama tarihe not düşmek adına ABD Dışişleri Bakanlığı Sözcü Yardımcısı Vedant Patel'e yöneltilen, "Bugün Türkiye Dışişleri Bakanı,Ankara'da terör saldırısı girişimindebulunan iki PKK/YPG teröristininSuriye'den geldiğini söyledi. AyrıcaIrak ve Suriye'deki PKK/YPG terörörgütü tesislerinin Türkiye'nin meşruhedefleri olduğunu söyledi. Bu konudabir cevabınız var mı?" sorusuna verdiği klasik cevabı da aktaralım: "ABD, NATO müttefikimizTürkiye'nin ve Türk halkının, ABDtarafından 'Yabancı Terör Örgütü' olaraktanımlanan PKK'ya karşı mücadelesindekararlılıkla yanındadır."
Sahiden ABD, bölgede terörün devreden çıkmasını istiyor mu?
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.