CHP'de her seçim sonrası yaşanan yenilginin ardından ortalık biraz karışır, kurultay isteyen olur, sonra eğer yenilgi derin değilse muhalefetteiktidar olmakla yetinilir ve sular durulur.
Bu kez işin rengi biraz değişmiş görünüyor. Çünkü hem yenilgi derin ve sarsıcı hem de son 4 yıldır "O makam" ve CHP Genel Başkanlığı hayali kuran, hazırlık yapan bir belediye başkanı var: Ekrem İmamoğlu...
İşte Özgür Özel'in CHP Genel Başkanlığı için adaylığını açıklaması bu beklentinin bir sonucu. Siyasi tarihimizde belki de ilk kez bir parti içi yarışın "vekâlet" versiyonuyla karşı karşıyayız. Bir anlamda CHP içinde "Özel bir tiyatro" oynanıyor.
Öyle olduğu için de Özel'in adaylık açıklaması baştan sona çelişkilerle dolu ve "güven" vermedi. Konuşmasında ne geçmişe yönelik derin bir analiz var ne de adını "Değişimin Yüzyılı, YüzyılınDeğişimi" gibi iddialı koyduğu önermesinde kendi deyimiyle "devrimci" bir perspektif.
Geriye dönüp bakın, Ecevit dönemi hariç her CHP kurultayı "değişim" için açıldı ve değişmeden kapandı.
Özel de aynısını yaptı. Yola, klasik CHP söyleminin ötesine geçmeyen, "Aydınlanmacı, Atatürkçü, sol, sosyaldemokrat" kavramlarıyla çıktı ve bunu da kitlelere "değişim" diye sundu.
Üstelik inandırıcı da değildi. Bu konuşmayı önümüzdeki kurultayda yapsa büyük olasılıkla salonun öfkesiyle karşılaşırdı. Çünkü "koltuğunu koruyor" diye eleştirdiği Kılıçdaroğlu siyasetinin en yakın ve en güçlü destekçisi oydu. Eminim şu tespitleri CHP'lileri şaşkına çevirdi: "Bu, seçimin kaybedilmesinedur diyemeyenlerin, bu kayba engelolamamanın üzüntüsünü duyanların,kahrını çekenlerin hikâyesidir." "Partimizin seçilecek sıralardan39 milletvekilini başka partilerevermesi, parti vicdanında, partitarihinde unutulmayacak bir hasarbırakmıştır."
İyi de şimdi CHP'liler sormayacak mı,bütün bunlar olurken sen neredeydin? Neden hiç itiraz etmedin?
Tam aksine Özel, itiraz etmediği gibi Kılıçdaroğlu'nun cumhurbaşkanı adaylığını açıkladığı grup toplantısında en çok gözyaşı döken kişiydi.
Hayalini kurduğu İçişleri Bakanlığı'nın Ümit Özdağ'a verildiğinden haberi olmadığı gibi ona da itiraz etmedi.
En ilginci de CHP'nin dış politikasını danışman olarak Ünal Çeviköz'ün belirlemesine yönelik söyledikleriydi. Oysa o günlerde ne o göreve karşı çıktı, ne "Libya'da ne işimiz var" denildiğinde konuştu ne de seküler Hafter'in desteklenmesine itiraz etti.
Ama daha vahimi, HDP dayatmasıyla CHP'nin Suriye tezkeresine "hayır" demesine en ateşli desteği Özel'in vermesiydi.
Bırakın son 12 yıllık sorumluluğu, Özel mayıs seçimlerinde yaşanan derin yenilgiden sonra bile Kılıçdaroğlu siyasetine açık destek verdi. İkinci turdan hemen sonra 5 Haziran 2023'te aynen şöyle diyordu: "Parti içinde Kılıçdaroğlu istifaetsin diyen yok. Sosyal medyadavar. Alınan sonuç genel başkanımızırencide edecek, istifaçağrıları yapılacak sonuç değildir. Sosyal medyada Kılıçdaroğlu istifaetsin diyenlerin altını kazıyın yaAK Partili ya Cumhur İttifakı trolüçıkar."
Gördüğünüz gibi çelişkilerle dolubir Özgür Özel var. Ve ne yazık kiCHP'nin yeni siyasi aktörlere en fazlaihtiyaç duyduğu bir zaman dilimindeyaptığı bu çıkışla umut değil hayal kırıklığıyarattı.
Şimdi CHP'liler oturup şu soruya cevap versinler: 100 yıllık kurumsal bir parti, nasıl oluyor da cumhuriyetin 100'üncü yılında "Atatürk'ün koltuğuiçin" Özel çapında bir siyasetçi çıkarıyor?
Burada bir sorun yok mu ve tek sorumlu Kılıçdaroğlu mu?
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.