CHP'nin başını çektiği muhalefet cephesinde siyasi vizyonsuzluğun, ilkesizliğin getirdiği derin bir çöküş yaşanıyor. Kamuoyu her sabah yeni bir skandalla uyanıyor. Bir gün "Hayatımınen büyük hatası" pişmanlığıyla, bir gün "38 milletvekilini yüzde bir bile almayanpartilere neden verdin?" isyanıyla karşılaşıyorsunuz, bir başka gün de gündem, "A Takımı ihaneti"yle sarsılıyor.
Kısaca kumpaslardan, ihanet edenlerden, birbirini satanlardan, kirli ilişkilerden geçilmiyor.
Farklılıkları bir araya getirenler meğer bambaşka kirli ilişkiler ve pazarlıklarla bir arada duruyormuş. Boşuna BaşkanErdoğan "Verilmiş sadakamız varmış" demiyor.
Son rezalet ise birkaç gün önce patladı
Seçimin ikinci turuna giderken, Millet İttifakı adayı Kemal Kılıçdaroğlu aniden rotayı ırkçı çıkışları ve göçmen düşmanlığıyla bilinen Zafer Partisi Genel Başkanı ÜmitÖzdağ'a çevirmiş ve desteğini istemişti.
O da destek vermişti. Ancak bedava değildi. Ortada kirli bir pazarlık vardı ve o pazarlığın ne olduğunu Özdağ tane tane anlattı: "Yazılı mutabakatımız var. Bizİçişleri Bakanlığı dâhil üç bakanlıkve Milli İstihbarat Teşkilatı konusundaKemal Bey'le mutabık kaldık. Benİçişleri Bakanı olacaktım." "Yok canım bu kadar da olmaz"dedirten bu açıklamayı önce CHP SözcüsüFaik Öztrak yalanladı. Ancak bu yalanlamanınömrü uzun sürmedi. BizzatKılıçdaroğlu çıktı, Habertürk'ten MehmetAkif Ersoy'un yönelttiği, "Sizin Özdağ ilearanızda yaptığınız özel bir protokolvar mı?" sorusuna izleyenleri şoke eden bircevap verdi: "Evet var. İki kişi arasında yapılanve iki kişinin namusuna teslimedilen protokoldür. Benim bu konudakonuşmam en azından ahlaki olarakdoğru değildir. Evet protokol var,kamuoyuna açık bir protokol değil.Dolayısıyla ikimizin namusuna teslimedilmiş bir protokoldür. Nokta."
Neymiş, anlaşma varmış ama "iki kişininnamusuna teslim edildiği" içinüzerinde konuşmak "ahlaki" değilmiş.Buraya kadarı Özdağ'la ilgili. Ne cevap verirgöreceğiz. İşin bir de CHP ve 6'lı Masa'ylailgili boyutu var. O konudaki sözleri de inanılmaz: "Öztrak da protokolü bilmiyor ki.Danışman dâhil kimse bilmiyordu."
Siyasi tarihte bu tür bir skandal var mı emin değilim ama bu olay, akla çok daha vahim bir ilişkiyi getiriyor: Kılıçdaroğlu-HDP ilişkisini. Acaba terör örgütü PKK'nın siyasi uzantısı HDP'yle de benzer bir anlaşma yapıldı mı?
Kılıçdaroğlu'nun HDP'nin etkili olduğu bölgelerde aldığı silme oylara bakarsanız bir anlaşmanın yapıldığı aşikâr.
Yüzde 2'lik partiye üç bakanlık verilirken, HDP'nin pazarlıksız oy verdiğini söylemek akıl kârı değil. Aslında bu tür bir pazarlığın olduğunu daha seçim yapılmadan bizzat HDP-Yeşil Sol Parti Ağrı Milletvekili seçilen Sırrı Sakık seslendirmişti: "Kılıçdaroğlu da açık ve net olarakönümüzdeki dönem ne yapacağınıkamuoyuyla paylaşmalıdır. Kapalıkapılar ardında söylenenlerin, kamuoyunada deklare edilmesi gerekir."
Acaba Kılıçdaroğlu, HDP'lilerle de "ikiveya üç kişinin namusuna teslim edilecek"bir anlaşma yaptı mı? Bu konudaCHP'lilere ve 6'lı Masa'daki dostlarınahaber vermediği belli. Peki faşist dedikleriÖzdağ'la aynı ittifaka oy vermeyi içine sindirenYSP eşbaşkanları Pervin Buldan veMithat Sancar ne diyor?
Özerklik veya Sakık'ın dediği gibi "Öcalan dâhil cezaevindeki tüm arkadaşlarımıziçin genel af çıkarılacak veyurtdışında olanlar geri dönecek" türü bir anlaşma yaptılar mı?
Özdağ'la yapılan anlaşmadan sonra böyle bir anlaşma yapılmadığına kim inanır?
Daha neler çıkacak göreceğiz ve gördükçe de Türkiye'yi bir felaketin eşiğinden döndüren halkın sağduyusuna şükredeceğiz.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.