CHP'li siyasetçiler ve CHP destekçisi aydınlar, gazeteciler dün seçim sürecini doğru analiz edemedikleri gibi bugün de seçim sonrası yaşanan derin yenilgiden ders almış değiller.
Oysa bu seçimler, 100 hatta 150 yıl önce başlayan "Batıcı-Mandacı" zihniyetle mücadelenin bugüne yansıyan versiyonuydu ve açık bir yenilgiyle bitti. Tarihin yanlış yerinde duran siyasiler için artık tasfiye dönemi başladı.
Şimdiden işe "Kemal gitsinEkrem gelsin" hesabı üzerindenbaktıklarına göre nasıl bir yenilgi yaşadıklarınınve nasıl bir kavgaya sürüklendiklerininfarkında değiller.
Öyle olmasıydı, Kılıçdaroğlu "Pişmanlığım olmadı, yapılanher şey doğruydu" demez, yenilginin en büyük ortaklarından olduğu hâlde karşısına çıkmaya hazırlanan İmamoğlu da, "Değişmeyen tekşey değişim" diye içi boş bir söylemle ortaya çıkmazdı.
Bu hâliyle bile CHP, içinde "ihanetinve entrikanın" olduğu derinbir kavgaya tutuşmuş görünüyor.
Kavganın bir ucunda yenilgiye doymayan ama koltuğu da bırakmak istemeyen Kılıçdaroğlu var. Ona karşı ilk isyan bayrağını da, elinden tutup siyasi aktör yaptığı İmamoğlu açtı. İmamoğlu'nun kısa siyasi tarihi aslında "ihanet"le dolu. Bunu "omakamı" işaret ettiği ilk günden gösterdi. Yetinmedi, Meral Akşener'le iş tutarak, Saraçhane Operasyonu'na cüret ederek, CHP MYK üyelerini kapsama alanına alarak sürdürdü.
Kılıçdaroğlu ise bütün bunları bile bile onunla "baba-oğul" ilişkisi kurduğu yalanını halkın gözünün içine baka baka söyledi.
Deyim yerindeyse tam bir "Brütüs" hikâyesiyle karşı karşıyayız. Ama bu daha işin başlangıcı ve CHP içinden kaç ihanet işareti gelir bilinmez.
İkincisi CHP Grup Başkanı ÖzgürÖzel'den geldi. Özel şöyle diyordu: "Sorumluluk almaktan kaçınmayacağım. Ama fedakârlıktanda geri durmayacağım. Konuşmam ve dinlemem gerekenherkesle temas edeceğim. Partikimsenin önünü kapatmamalı..."
Özel'in sözlerinde özel bir şifreyoktu. Zaten birkaç yıl önceden genelbaşkan olmak istediği biliniyordu. Burada CHP'lilerin "ihanet" diye yorumladıkları şey; Özel'in arka planda İmamoğlu ile kurduğu ilişkiydi. Bu ilişkinin bir ayağında da Akşenerve İP vardı.
CHP kulislerinde bu açıdan iki tez seslendiriliyor. İlk teze göre; İmamoğlu CHP'nin başına geçerse hem İyi Parti'yle yerel seçimleri paylaşmakta sorun çıkmaz hem de CHP marjinal unsurlarından arınıp daha "sağ" bir siyaset izleyerek merkeze oturur. Bu durumda CHP tabanının ne kadarını kaybedeceği meçhul.
İkinci tezin başaktörü ise ÖzgürÖzel... CHP'liler; Özel'in İmamoğluile kapalı kapılar arakasında gizli birpazarlık yaptığını ve İmamoğlu'na,"Sen acele etme, önümüzde birerken seçim var. Partinin başınaben geçeyim, sen de cumhurbaşkanıadayımız olursun..." dediğisöyleniyor.
Bu öneri İmamoğlu'nun aklına yatmış mı bilinmiyor ama Kılıçdaroğlu'nun buna karşı da harekete geçtiği biliniyor. Özelİmamoğlu ikilisinin hesaba katmadıkları bir isim, Mustafa Sarıgül artık devrede. Büyük olasılıkla Kılıçdaroğlu, parti içindeki bu kumpası öngördüğü için delege konusunda "tecrübeli" Sarıgül'ü partiye aldı.
Bu arada Özel ve İmamoğlu'nun bir yandan da olağanüstü kurultay için imza topladıkları söyleniyor.
CHP'yi yönetme kavgası nasıl biterse bitsin, asıl büyük kavga daha derinde yaşanacak ve "Batıcı" siyasi aktörlerin tasfiyesi bitmeden de sonlanmayacak.
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.