Muhalefet cephesinde yenilginin faturasının kime kesileceği tartışılıyor.
Kimlerin kastedildiği de belli: Siyasi parti genel başkanları. En başta da altılı, yedili masayı kuran CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu yer alıyor. Doğrusu siyaset doğal mecrasında aksa olması gereken bu: Seçim kaybeden genel başkan ve ekibi istifa eder.
Ama Türkiye'deki muhalefet cephesinde işler böyle yürümüyor. Bir değil iki değil, tam 12 seçim yenilgisinden sonra hâlâ "Sorumlu kim?" diye tartışılıyorsa ortada kolektif bir "pişkinlik" var.
Aydınından sanatçısına, gazetecisinden akademisyenine herkes işin içinde ve olanlar herkesin gözü önünde oldu.
Kaset operasyonuna kadar gitmeye gerek yok. Kılıçdaroğlu'nun FETÖ'nün yalan tezlerini Meclis kürsüsünden seslendirmesine de, 15 Temmuz gibi darbe ve işgal girişimine "kontrollü darbe" demesine de kimse itiraz etmedi.
Her seçimde tıpış tıpış gidip oy verdiler. Aynı şey "kader seçimi" dedikleri son seçimde de oldu.
Ne PKK'yı meşrulaştıran HDP'yle işbirliğine ses çıkarıldı, ne de ikinci tura giderken yemin billah edip "Suriyelilergi-de-cek..." diyen ırkçı çıkışa dur denildi.
Dahası Muharrem İnce'ye yönelik linç operasyonuna da, Rusya'yla ilişkileri sabote etmeyi göze alan yalana da göz yumuldu ve tıpış tıpış gidip oy verildi.
Bütün bunları içine sindiren aydınlar, gazeteciler, siyasetçiler hiç değişmediler ki depremzedelere bile hakaret edilen bir noktaya gelindi.
Bunlara göz yumulunca bugün istifaçığlıkları da CHP'nin 12'ci katındanduyulmaz oldu. Çünkü o da bir siyasetçiolarak aynı zihniyeti paylaşıyor. Bu yüzdenseçimi kaybetme nedeni olarak daaklına farklı bir şey gelmiyor.
Tıpkı dün milyonları, "Göbeğinikaşıyan adam" ya da "Bir kilomakarna için oy veriyor" diye aşağılayanlargibi.
Seçimi kaybetmesini, Anadolu'yu ayakta tutan, Atatürk'ün "Köylü milletinefendisidir" dediği köylülere bağlıyor ve söyledikleriyle onları aşağılıyor: "Biz nerede kaybettik? Biz bunuda araştırdık. 1-2-3 numaralı sandıkkonulan yerler, köy, kasaba, belde. Buralarda Kılıçdaroğlu'nun aldığı oy3 milyon 580 bin 115. Erdoğan'ınaldığı oy 6 milyon 100 bin 355.
Biz şunu da araştırdık: Acaba kırsaldaki insan neden bu ekonomik yıkımdan etkilenmedi diye. Çok basit, ayda 500lira verdiğinizde zaten harcayacakyer yok."
Gördüğünüz gibi, halkı aşağılayan gazeteci ile "helalleşme" diye yola çıkan CHP'li siyasetçi arasında hiç fark yok. Bir anda 6 milyon seçmeni iradesi olmayan, oyunu 500 liraya satan "bidonkafalı" adama dönüştürmekte sakınca görmüyor ve rahatça şunu söyleyebiliyor: "Yapılan her şey doğruydu,benim açımdan. Herhangi bir pişmanlıksöz konusu değil."
Her şey doğruysa o zaman MYK üyelerininsuçu neydi?
Aslında Kılıçdaroğlu'nun bu açıklamalarına hak vermemek elde değil. Değil, çünkü seçim öncesi onlarca aydın, gazeteci, akademisyen hatta yeni nesil siyasetçi onun siyaset mühendisliğine övgüler düzüyor, "demokrat dede" diyerek yere göre sığdıramıyordu. Mesela aday olmasın diye çıkışlar yapan gazeteci Mine Kırıkkanat son virajda özür diliyor, Atatürk'ün koltuğuna layık görmeyen Prof. Dr. Celal Şengör oy vereceğini söylüyor, Prof. Dr. Nilüfer Göle, "Dünyaya örnek lider" diye sunuyor ve bunun gereğini yapmıyorsa Kılıçdaroğlu niye istifa etsin ki...
Haklı olduğu bir yer daha var: Bütün bu aydınlar, gazeteciler şimdi, "İstifaet, yerine Ekrem İmamoğlu gelsin" diye tutturmuşlar. Bırakın İstanbul'da iş yapmamasını hiç kimse şu soruları yine sormuyor: "İmamoğlu sen NATO,Rusya, Libya veya Karabağ meselesinde,FETÖ veya PKK meselesindeKılıçdaroğlu'ndan farklı ne söylüyorsun?"
Yasal Uyarı: Yayınlanan köşe yazısı/haberin tüm hakları Turkuvaz Medya Grubu’na aittir. Kaynak gösterilse veya habere aktif link verilse dahi köşe yazısı/haberin tamamı ya da bir bölümü kesinlikle kullanılamaz. Ayrıntılar için lütfen tıklayın.